bu yaşta nerede o eski deliksiz, gamsız uykular. her gece yatağa gittiğinizde sanki kafanızdan bir türlü kovamadığınız aşırı vazifeşinas ukala bir muhasebeci oturup, günün muhasebesini yapar da yapar... hele şu milano dönüşü büsbütün bir hal oldu uykularıma. elektriği söndürüp gözlerimi yumunca kafamın içinde binlerce mumluk projektörler yanıveriyor. bunlar san siro'nun dev projektörleri. stadın muhterem tribünlerini aydınlatıyorlar. sahada gururla, güvenle, istihza ile top koşturan kırmızı - siyahlı futbolcuları aydınlatıyorlar. sırtlarındaki numaralar da, davranışları gibi bambaşka onların. beşin, sekizin, dokuzun yanlarında sanki yığınla sıfırlar var. milyonlar takımı bu... o dev projektörler, o muhteşem tribünler ve o milyonluk formalar âdeta eziyor beni... küçülüyor, küçülüyor, çimlerin dibine giriyorum. oradan beni nasıl olsa çiğneyecek sağlam kudretli kramponlara bakarak, utanarak, üzülerek sesleniyorum: «bu utanç hakkımız mı bizim?»
***
bu mevsim pek üstüste kahredici silleler yedik italyan futbolundan. zaman zaman ayar futbollarla pek ala baş etmişken, artık adeta alerjimiz var italyan futboluna karşı... onu karşımızda görünce bayağı tersimiz dönüveriyor. fakat işte gene karşıkarşıyayız bugün mithatpaşa'da...
şimdiden bir eziliş büzülüş içindeyiz hepimiz. sanki bir yüksek atlayıcımız brumel ile çekişecekmiş filan kadar imkansız, gülünç görüyor gibiyiz işi... hele bakın şu inyor fabbri'ye. iki galibiyetle küçük napoleon adını alıp çıkmış orta yere... sizler ise futbolcu kardeşlerim, hakiki napoleon'un ordularını akka kalesinde perişan eden cezzar ahmet paşa'nın torunları değil misiniz? biliyorum, bu asırda sadece dede mirası manevi kuvvetlerden medet ummak hiç de realist bir davranış değil... orasını da, bizleri yalnız bu imkanlarla başbaşa bırakanlar düşünsün...
sizler! gelin bugün de herşeye rağmen ellerinizden- ayaklarınızdan gelenden fazlasını yapmaya çalışın...
bizler de azimlerinizi, gayretlerinizi büsbütün bilemek için bıkmadan, usanmadan sizleri alkışlayalım. ve inşallah «bu utanç hakkımız mı bizim?» diye bir kere daha sormağa mecbur kalmıyalım.
utanmayı da, sporumuzu imkansızlıklar, düzensizlikler içinde sürdüregidenlere bırakalım...