fabbri dedi ki: "+30'dan, -10'a düşen bir takım elbette 6 gol yer"
togay bayatlı
sanki bizden bir adam. az mı duyduk, okuduk ismini?
hemen hatırladınız herhalde. fabbri, hani şu bologna'da bizi bozguna uğratan adam. bize karşı duyduğu sempatiden taa kalkmış italyadan buraya gelmiş. yine memleketinin bir numaralı futbol otoritesi. konusalım dedik. mevzu döndü dolaştı bologna'da durdu. sadece ikimizin duyabileceği bir ses tonu ile kendini yormadan benim ondan alacağım malûmatı o hemen verdi fabbri diyor ki: «tel aviv'in 30 derece sıcağından bologna'nın -10 gibi dondurucu soğuğuna gelen her takım altı tane gol yer. ben de bir iki gün kendime gelememiştim. evet, türkiyeye gelişim 27 marttaki ikinci maçla ilgili. milli takımımızın iskeletini teşkil eden galatasarayı mithatpaşa'da görmek istedim.»
«peki sinyor fabbri» dedik, «türkiyenin avrupa milli takımlar kupasında daha iddiası olabilir mi?»
her italyan gibi iyi zamanında fabbri de çok şakacı «bizi burada 70 yenerseniz, tur atlarsınız» deyiverdi.
milli takımımızdaki değişikliği sanki felakete kendisi uğratmış gibi iki elini kafasına vurarak şu sözlerle ifade etti, «nasıl olur? şeref, şenol, naci bunlar iyi futbolcu. candemir'e ne oldu? kadroda mı, tevekkeli değil, idarecileriniz futbol sanatını başka bir sanatla karıştırmakta devam ediyorlar.»
aman sinyor, yapma, yarın candemir galatasarayda oynayacak diyecek olduk. sadece güldü fabbri.
böyle hoş sohbet ve bilgili bir futbol adamını her zaman memleketimizde görmek güç. biraz da dünya futbolünden bahsettik. hemen sözü döndürüp dolaştırıp italyada oynıyan yabancu futbolculara getirdi: "yabancı futbolcular mı, bizimkilere ne olmuş yani? riverea, orlando, maldini, bunlar futbol oyanmıyor mu? yazık oluyor italyan futbolcularına. sormani, altafini, sivori bunlar yarı italyan sayılır ama diğerlerini istemiyorum."
anlaşıldı hep italyan futbolü ile ilgili fabbri. son olarak milan - galatasaray maçı için sarı - kırmızılılara tavsiyelerini sorduk. dedik ya, çok şakacı, «bir farkla maçı kazanmaları lazım.»