futbolda 6-0lık bir skor. işe nereden bakılırsa bakılsın bir «bozgun»u anlatır. fakat bazen bozgunların da işi hafifleten sebepleri bulunabilir. bizim aldığımız bu neticenin ise mazur görülecek tarafı yoktur çünkü, türk milli takımı tarih boyunca bu kadar kötü bir futbol oynamamıştır. evet, bu takımı bir hafta içinde iki defa kıbrıs ve israil'de görmüş ve «maalesef iyi değil» demiştik. fakat bu kadar kötü olacağımız aklımıza gelmemişti doğrusu... müdafaamızın bu kadar kolay çökeceğini tahmin etmek de güçtü tabi!... bu çöküşün sebepleri nelerdi. önce moraldi şüphesiz. geldiğimiz gündenberi anlaşılmaz bir «korku» içindeydik. rakibin bizi küçük görüşünü hazmedemiyor, kendi kendimizi yiyorduk. bu hal, ya bizi ümit etmediğimiz zafere götürecek, ya da büsbütün ezip bitirecekti. işte bu ikinci ihtimal daha kuvvetliydi, ama bunu kendi kendimize bile itiraf etmiyorduk.
fakat çöküşümüzün asıl sebebi, sahaya çıkarken, topu ve sahayı rakibe bırakmak için karar vermiş olmamızdı. 1-5-3-2 gibi anormal bir yayılışla aslıda dokuz adamımın kale önüne sıralıyor ve ili elemanı leyleğin attığı yavru gibi bırakıyorduk. nitekim metin ve şenol, takımla irtibatı kaybettiler, sahada unutuldular. zaman oldu rakip bekler kalemizi bombardıman ettiler. müdafaa taktiği, müdafaa taktiği... biz bu işi başka maçlarda da yapmıştık. mesela, rusya'ya kartı. ama o zaman bu işin ağır yükünü metin'le paylaşacak lefter ve can gibi «as» larımız vardı.
italyanlar ise normal bir 4-2-4'le oynadılar ve iki yıldırım açık pascutti ve orlando. iki şeytan eviera ve bulgarelli ile adeta tozunu attılar defansımızın.
maç öncesi hava ile mağlûbiyeti peşin kabul etmiştik, ama umduğumuzdan çok çabuk yıkıldık. özeti şu ki, çok kötü bir imtihan vermiştik.
futbolcularımız nasıl mı oynadılar diyorsunuz? iş gören hiç kimse yoktu ki. yalnız candemir biraz toparlanabilmişti. yıkılışımızın ilk kahramanı ve enkazın altında ilk kalan da kadri oldu maalesef.
kötü oynadık, moralimiz bozuktu. ama, bıraksak çocukları kendi kendilerine bu kadar açık yenilmezlerdi. bu 6-0'lık skor hakikette bir «korkunun ücreti» idi.