4-1'in revanşında bytom'a 1-0 mağlûp olan g. saray 3. turda
defansta fevkalâde oyun çıkaran sarı - kırmızılılar yegâne açığı 20. dakikada verdi. maç çok asabî geçti
avrupanın 8 takımı arasında giren g. saray'da, turgay, ahmet, suat, ergun, kadri, mustafa fevkalâde idi
necmi tanyolaç bytom'dan bildiriyor
avrupa şampiyon kulüpler turnuasının ikinci tur eleme maçını dün polonya şampiyonu bytom ile oynayan ve 1-0 mağlûp olan galatasaray, üçüncü tura seçmek hakkını kazanmıştır.
istanbuldaki ilk maçta elde ettiği 4-1 lik büyük avantajı kaybetmemek için başarılı bir müdafaa taktiği kuran sarı - kırmızılılar, avrupanın sekiz takımı arasına katılan ilk türk takımı olmuştur. bu büyük neticeyi elde etmek bakımından sarı - kırmızılı onbirini saha, seyirci, hattâ aleyhte hava şartlarına rağmen gösterdiği mücadele kabiliyeti ve şuurlu futbolu bizce her bakımdan takdir edilmeğe değerdir. bu sebeple hakemin, maçın bitimini ilan eden düdüğü öttüğü zaman futbolcusu, antrenörü, meneceri, gazetecisi ve müsabakayı takip eden pek az bir türk kolonisi, sevinç gözyaşlarını tutamamışlardır.
kademeli ve sağlam bir müdafaayı, maçın büyük bir kısmında hakim oynayan bytom forveti ancak bir defa atabilmiştir. doğu almanyalı hakemin yersiz ve taraf tutan kararları, bir an için büyük tereddütlerin doğmasına sebep olmuş, fakat başta turgay, ahmet, suat, ergun, kadri ve mustafa insan üstü bir gayretle kendi sahalarında adeta kuş uçurtmamışlardı. forvette, eğer metinin temposuna bir parça tarık, uğur ve talat ayak uydurabilmiş olsaydı, taktik icabı defansif oynayan sarı - kırmızılı takım, antrenör skolik'in bütün iddialarına rağmen yine da silezya stadından en az bir beraberlik ile ayrılacaktı.
polonya şampiyonu bytom'a gelince, onu istanbulda seyrettiğimiz hüviyetten çok daha uzak çok daha kollektif futbola ayak uydurur şekilde gördük. sanki istanbul'da 4-1 gibi ağır bir mağlûbiyete uğrayan o bytom gitmiş, yerine bambaşka bir ekip gelmişti. solaçık ve solhafın geliştirdiği akınları forvetin diğer elemanları değerlendirebilseydi... yok, burada haksızlık etmeyelim, zira değerlendireezlerdi. mustafa'lar, suat'lar, ergun'lar, kadri'ler, b. ahmet'ler vardı karşılarında... ama hepsinin dışında hakem koller'in 75. dakikada porgzeba'nın bariz bir ofsaytta turgay ile karşı karşıya kalışını görmemezliktan gelişi golle neticelenmiş olsaydı, sarı - kırmızılılara belki de üçüncü tur hakkını kaybettirecekti... bereket versin ki, bytom santrforu, bu büyük fırsatı tam kaleye 3 metre mesafeden çok kötü bir vuruşla dışarı atacaktı.
ilk 19 dakika galatasaray hücumda
halbuki kapalı havada ve ağırlaşan sahada. sarı - kırmızılı takım ilk 15 dakikada çok hakim bir oyun çıkartmıştı. daha 1. dakikanın dolduğu bir sırada, metin'in şahane frikikini bytom kalecisi, ayni istanbuldaki gibi mahirane bir şekilde yumruklayarak kornere atıyordu. 4. dakikada yine metinin ceza sahası dışından savurduğu bomba gibi şütü, solhaf gregorezyk eli ile âdeta bir kaleci gibi çeldi. ama hakem bu bariz penaltıyı ne hikmetse tecziye etmeyecekti. bizce bu hadise hakemin rengini ortaya koymuştu. polonya şampiyonu, 15. dakikadan sonra galatasarayın bu ağır tazyikinden kendisini kurtarmış ve sağlı sollu akınlarla sarı - kırmızılı kaleyi tehdit etmeğe başlamıştı. işte 20. dakikanın dolduğu bir sırada solhafın gerilerden söküp getirdiği topu solaçık jozwiak iyi kulanacak, çok seri bir şütle galibiyeti temin eden golü atacaktı. bu gol sarı - kırmızılı takımı moralman sarsmıştı. 31. dakikada turgay, sağiç banas'ın çok yakın mesafeden bomba gibi bir şütünü bloke etmeğe muvaffak olmuştu. galatasaray kalesi üzerinde kâr bulutlar peyda olmuştu. fakat yukarıda da işaret ettiğimiz gibi sarı - kırmızılı defansın, beş yıldızlık adamları bir hızır kuvveti ile her yere yetişiyor, her gediği kapıyorlardı. esasen sert ve biraz da asabi bir hava içinde cereyan eden kader maçının 40. dakikasında çok müessif bir hâdise cereyan etmişti.
talât ve metin'in paslaşarak ilerleyişini solhaf gregorezyk, bariz bir favulla kesmeye çalışmıştı. buna bariz değil, hattâ - kasti tekme ile durdurdu - demek daha doğru olacak, işte saha kıyısında bulunan menecer gündüz kılıç ve antrenör coşkun özarıyı bu hâdise haklı olarak galeyana getirmişti. hakem ise polonyalı futbolcuyu tecziye edeceğine galatasarayın teknik adamlarını sahadan çıkartmak yolunu tuttu. eski galatasaraylı idareci turgan ece, saha kenarında bulunan ahmet karlıklı ve diğer yedek futbolcular ise müdahale ettiler. hakem ve diğer polonyalı idareciler arasında itişip kakışmalar başlamıştı. sahada bulunan polisler derhal hadise yerine gelerek, ellerindeki coplarla topluluğun arasına girmişlerdi. turgan ece ve ahmet karlıklı bu coplardan isabet aldılar. bereket versin ilk devrenin son dakikaları imdada yetişerek, haftayımın ilanı vuku muhtemel daha büyük hâdiselerin doğmasını önleyecekti.
ikinci devre
arzuladıkları neticeye ulaşmak için 1-0 lık mağlûbiyete çoktan rıza göstermiş olan galatasaraylılar, yine müdafaa yolunu tercih ettiler. 35 dakikada bir çığ sürati ile ilerleyen byton solaçığının, aniden patlattığı vole yürekleri ağza getirecekti. bereket versin ki, turgay iyi günlerinden birindeydi. ve bu muhakkak golü yine şahane bir şekilde kurtarıyordu. 61. dakikada sarı - kırmızılılar bir beraberlik şansı kazandılar. ama bunu tarık iki adımdan dışarıya atıyordu. daha sonra yine turgay'a büyük işler düşecek, fakat dev kaleci rakiplerine gol şansı tanımayacaktı. maçın bitmesine 10 dakika kala artık rakiplerinin yorulduğunu ve gol atacak kıvamdan uzaklaştığını anlayan sarı - kırmızılılar, kontrataklarla bytom kalesine yüklendiler. bu arada uğur, talât ve metin mühim olmayan bir iki fırsat elde ettilerse de kaleci szmykowiak bunları bertaraf etmekte güçlük çekmedi. ve büyük maç böylece 1-0 galatasarayın aleyhine kapandı. fakat sarı - kırmızılılar için bu netice başarıydı.