tam yola çıkarken, sabah sabah gazete sütunlarında yine asık suratı, kızgın sözleriyle karşımıza dikilmişti: bytom antrenörü... öfkeden delirmiş bir kimsenin hesapsız, ölçüsüz, mantıksız feveranı ile «polonya'da sıfırın altında soğukta, karda kıyamette görür onlar» filân gibi lâflar ediyordu.
bilemezdi ki bizim çocukları bu gibi konuşmalar ne kadar kızıştırır... bir kerre kızıştılar mı da değil polonyanın, sibiryanın karları bile onlara vız geli...
işte biizm çocukların polonyada bana söyledikleri;
k. ahmet : tur atlıyacağız, inanıyorum...
ergun : beraberlik sanıyorum...
suat : bytom antrenörünün büyük lâfları hepimizi iyice hızlandırdı .
ibrahim: 2-1 galibiz
turgay : inşallah tur atlıyacağız.
tarık : içimden yenilmeyiz diye bir ses bağırıyor.
bülent: beraberlik kokusu var burnumda. ilhan: evvelallah galibiz.
candemir: allah yardımcımız olsun, elenmiyeceğiz.
bahri : beraberlik en fenası... kadri : tur atlanacak muhakkak.
uğur : çalıştık, hazırlandık, hakettiğimiz neticeyi alacağız.
b. ahmet : maça hazırız, kar, fırtına dinlemeyiz. zaten biz kasırgayız.
metin : avantajı kaçırmamak için elimizden geleni yapacağız... iyi neticetle dönmek büyük arzum..
mustafa : kızgın polonyalılara allah isterse revanş vermiyeceğiz.
k. erol : içime kaşanacağımız doğuyor. geçen maçta da içimde aynı his vardı.
talat : istanbulda iyi oynamadım. bunu telafi etmek istiyorum.
nihayet coşkun'a sordum: çocukların inançlı konuşmaları çetin ve zor geçecek maçın neticesini bana müjdeler gibi oldu...
sıra bana geldi sanırsam... ben de yukarda konuşan hepsinin ateşli konuşmalarına bakarak polonyadaki kızgın adama: «üstad! bu sıcağa kar filân dayanmaz» diye seslenmek istiyorum.