4-1. büyük netice. saha avantajı, seyirci şu bu...
ne olursa olsun bügü ne kadar avrupanın en şöhretli takımları dahi kendi sahalarında bu derece parlak bir netice pek az elde etmişlerdir. misali bizden vermeyi daha uygun bularak şunu söylüyoruz. tam beş yıl üst üste şampiyonlar şampiyonu ünvanını kazanan ispanyanın beyaz şimşekler chamartin stadonda beşiktaşı kaç gol farkı ile yenebilmişti? hatırlayacaksınız: 2-0. devrin en büyük takımı real madrid mütevazi sayılabilecek kudretteki beşiktaşı kendi sahasında ve ateşli 125 bin seyirci önünde ancak 2-0 mağlûp edebiliyor...
bu misallere daha pek çoklarını eklemek mümkün. bu sebeple galatasarayın bytom'u 4-1 yenişini alkışlıyoruz. gönül isterdi ki kuvvetli bir ekip hüviyetinde gözükmeyen, kaleci szymkowiak ve soliç liberda'dan başka parmakla gösterilebilecek büyük çapta değerli futbolcusu olmayan polonya şampiyonuna sarı - kırmızılılar daha fazla fark yapsınlar. bu olmadı. otoritesi, seyircisi, taraftarı adeta mithatpaşayı kaçan golleri hesaba latarak farklı galibiyete rağmen teessürle terkettiler. futbolda riyazi hesaplar pek fazla değer taşımaz. favori görülenin ekseriya yenilgiye uğradığına sık sık şahit olunmuştur. bu bakımdan ince hesaplara girenler acaba sarı - kırmızılılar, polonyada aynı netice ile veya daha farklı bir şkilde yenebilir mi diye bir tahmini ileri sürmektedirler. bu bizce zayıf bir ihtimaldir. zira görünen köy kılavuz istemez. galatasarayın biz üçüncü tura giden kapıyı aralıyacağını tahmin etmiştik. sarı ü kırmızılılar kapıyı ardında kadar açtılar. alkışladık, takdir ettik...
polonya'da ne olur? hiç bir şey olmaz. zira olması muhtemel her şey, bir mucizeden başka birşey değildir.