«bir bitse de kurtulsak» iş te, dün basın tribünündeki arkadaşların hepsi aynı sözü ediyordu. öylesine yavan, öylesine durgun ve öylesine heyecansız bie maçtı ki bu. hattâ çoğu zaman seyredilecek bir şey bulunamadığından sohbet etmeyi veya gazete okumayı tercih ediyordu insan.
halbuki hava açık ve güneşli. saha oldukça iyi ve seyirci de bir hayli idi. yani bir futbol maçı için zaman da, zemin de müsaitti. ama, futbolun eseri yoktu ortada.
karşılıklı akınlarla geçen ilk dakikaları takiben karşıyaka oyunda hafif bir üstünlük tesis etmişti. adana demirsporun heı zamankinin ..ksine durgun oynadığı gözden kaçmıyordu. müdafaada sadece yaşar ile atilâ birşeyler yapmağa çabalıyor. forvette ise sadece yaşar ll zmayüz ediyordu. buna karşılık .. . .. ogün’ün yürüttüğü karşıyaka forveti ad. demirspor müdafaasının gedik vermesine rağmen neticeye gitmemekte direniyordu âdeta. izmir yeşil – kırmızılıları. kendileri için hayati ehemmiyeti haiz iki puanı bilhassa ikinci yarının başlarında ele geçirmişlerdi. fakat zeki’nin lâubalice hareketi karşıyakayı mutlak bir galibiyetten edecekti. nitekim zeki 48. dakikada sabahattinin ileri bir pasını demarke durumda olmasına rağmen penaltı noktası üzerinden minarelendirecek, ayni oyuncu 56. dakikada ogün’ün al da at diye verdiği pasta topu, kalecinin burnunun dibinde ıskalayacaktı.
bundan sonra biraz hereketlenen oyunda selâminin gollük bir dalışını uzunca zamandır sahalardan uzakça kalan maçın hakemi ofsaytle tecziye edecek ve maç da başladığı gibi golsüz sona erecekti.