fiorentina'yı zafere götüren adam hidegkuti: türk futbolu seri
halit kıvanç
ingiltere'yi 6 şar, 7 şer golle eze, 1954 dünya kupasında fırtına gibi esen bir müthiş macar milli takımı vardı. vitrini koçsis'ler, puşkaş'lar, czibor'larla dolu bir yıldızlar ekibi...
ama o şahane vitrinin hazırlayıcısı, hidegkuti'den başkası değildi. takımın beyni idi hidegkuti... yıllar, onun ne «büyük futbol adamı» olduğunu ortaya koydu.
ve işte can'ın transferini takip için italyaya gittiğimde, hidegkuti ile sadece «can'ın yeni hocası» olarak değil, «meşin topun en kudretli ustalarından biri» hüviyetine de hitap ederek konuşuyordum.
unutamadığı maç, londradaki 6-3 tü. o maçın daha 45 inci saniyesinde attığı golü «hayatının en güzel hatırası» olarak saklıyordu. en üzüldüğü an ise, 24 yıl peşinde koştuğu meşin yuvarlaktan ayrıldığı gündü. karısı elena «futbolu bıraktığı zaman tam iki ay hasta yattı» diye anlatıyordu.
kolay değil, tam 24 yıl futbol oynamıştı. 68'i (a), 25'i (b) olmak üzere tam 93 defa milli formayı giymişti. kendini «sanki futbol sahasında doğmuş gibi» hissettiğini söylüyordu hâlâ...
seyrettiği ya da karşısında oynadığı takımlar içinde en beğendikleri, real madrid, sonra da brezilya'nın santos takımı... milli takımlardan ise, 1958'in brezilyasını övüyor. «bir de, tarafgirlik yaptı demezseniz. içinde benim de bulunduğum o tarihi macar takımını takdirle hatırlatmak istiyorum.»
söz, isimlere geçiyor ve hidegkuti kendi ölçüsüne göre «yıldız» dediği futbolcuları sayıyor: «di stefano, gento, puşkaş, suarez, hitchens, didi, hamrin, iki santos'lar, andrade, schiaffiano, gren, nordahl.»
karşısında oynadığı kalecilerden işe «önce grosies sonra da zeman ve svensson» diyor. ve daha ben sormadan ilave ediyor: «türk futboluyla karşılaştığımız günler de, buna cihat'ı hatırlatıyor. cidden mükemmel bir kaleciydi.»
«- ya diğer turk futbolcuları?» diyorum.
«- doğrusu isim olarak hatırlamakta güçlük çekiyorum. ama mesela küçük fikret'in fevkalade bir sağaçık olduğu gözlerimin önünden gitmiyor. bir de varoş lobogo ile gelip de 7-2 kazandığımız son maçtaki esmer, uzunca boylu solhaf... tamam tamam. nusret'ti adı. daha çok iyi futbolcular tanıyorum türkiye'den. fakat isimleri aklımda değil şimdi.»
bugünkü türk futbolu
türk futbolunu bir hayli tanıdığını belirten hidegkuti, «mesela budapeştede csepel'i yenen fenerbahçe o gün şahane bir futbol oyamıştı. ya istanbulda bizi mahkûm ederek yenen milli takımımnız? lefter'in o günkü şahane golü... unutulabilir mi bunlar?» diyor ve derhal ilâve ediyor: «fakat türk futbolu bugün eskisinden daha süratli, daha iyi.. modern futbole, takım oyununa eskisine nisbetle daha yaklaşmış durumda. terakki muhakkak, ama yeter değil.. türkiyenin dünya piyasasında takım olarak kendini hissettirebilmesi için daha fazla taktiğe ve daha fazla takım oyununa ihtiyacı var. bir de. bütün dünyada olduğu gibi., sizde de eski güzel kombinezonları azalmış vaziyette... saha ortasında gayet iyi paslaşan oyuncularınız, kale yakınında aynı derecede tesirli olamıyorlar.