balkan ikincileri turnuasının dünkü ilk karşılaşmasında sarı – lâcivertliler, güzel oyunlarına rağmen bulgar levski’yi yenemediler
balkan ikincileri turnuası birinci sınıf futbolle başladı. golsüz bir maçın da, böylesine canlı ve heyecanlı, böylesine zevkli ve renkli geçmiş olmasının başka sebebi yoktu.
«0-0» lık sonuç, belki takımlardan birini veya diğerini memnun etmemişti, ama bu iki takımın karşılaşması stadı dolduran onbeş bini ziyadesiyle tatmin etmişti. şu futbol güzel oynandığı zaman nasıl da zevkle serediliyordu…
ve hemen kaydetmek gerek: maçın bu derece «seyredilir» çapa ulaşması, futbol dünyasında adını geçirten bulgarların kudretli temsilcisi levskiden çok, daha dün saat 14 e kadar formsuz ve morclsiz tanınan fenerbahçe takınıının ereriydi. bundan dolayıdır ki, maçın tek eksiği olan «gol», ayni zamanda sarı – lâcivertlilerin de tek eksiğiydi. fenerbahçe bütün hatları ile «takım oyunu» na yanaştığı anlarda, hem rakibini zorluyor, hem de tribünleri okşuyordu. nihayet hâkimiyet ölçüsünde de, ibre daima sarı – lâcivertli renklere kaydı. işte canlı delili: bütün maç boyunca bulgarlar sadece dört korner kazanmıştı. fenerbahçenin kazandığı korner sayısı ise on dört’tü… levski müdafaa_ıgol tehlikesinden kurtulmak için topu, fenerbahçelilerden on defa fazla kornere çıkarmak zorunda kalmıştı.
bir de hakem vardı ki… yalnız isim olarak değil, cisim olarak da «hakem» di işte… hattâ hak yemeden ilâve edelim: mükemmel bir hakem triosu idare etti maçı… üç romen hakemi, kaideleri gereği gibi tatbik ederken, maçın zevkini arttırmakla kalmıyor, oyunun dizginlerini hor an ellerinde tutuyorlardı.
hızlı başlangıç
fenerbahçe oyuna öylesine hızlı girmişti ki, daha 2. dakikada üstüste iki kornerle levski kalesini tehdit ediyordu. dakikalar ilerledikçe kombine akınlarla inen sarı – lâcivertli ftin yarattığı tehlikeler cirbirini kuvalarken, son haftalarda trafik kursu hâline gelmiş fenerbahçe müdafaasının da bu hükmü unutturacak kadar başarı’ı oynadığı görülüyordu. nitekim 12. dakikada bulgarların milli soliçi sökolov, gole giderken şeref yetişti ve kornerle önledi. sarı – lâcivertli defansın bu gedik vermezliğ, maçın sonuna kadar devam edecekti.
maçın 26. dakikasında «gol» diye, bağırmaya hazırlanan ağızlar, vazifesini eiere bırakıyordu: lefterin nefis frikiki direkleri yalarken tribünlerden alkışlar yükseldi. galiba kaç haftadır alkışa hasret fenerbahçeli futbolcular da bu teçci ile büsbütün gayrete gelmişlerdi.
birer oyuncu değiştirmek hakkı ilk devreye mahsus olduğundan, iki takım da bu müsaadeden faydalandı ve ergunun yerine mikro, levski’de de giorglev’in yerine pasov alındıktan az sonra maçın ilk yarısı kapandı.
gol kokusu
ikinci devre kesif bir gol kokusu ile başladı. daha 2. dakikada nacinin hayli uzaktan şahâne volesi, bulgarların muvaffak kalecisini zorladı: bojılov topu ancak karşılayabildi. fakat yetişen hilminin aşırtması, isâbetsiz gitti.. ve gol de gitti…
fenerbahçe forvetleri korner atmağa devam oerken, levski santrforveti osmanın yüzüne dirsek atmayı tercih ediyorcu. hakemin anıda ve yerinde müdahalesi, herhangi bir hâdiseye fırsat vermedi.
maçın tam 70. dakikasında top nihayet ağlarla kucaklaşıyordu. ne vardı ki, topu filelere yollayan lefter âşikâr ofsayt durumundaydı ve romen hakem ile yan hakem bu ofsaytı atlayacak cinsten değillerdi.
sarı – lâcivertli kalenin, hattâ bütün oyun boyunca atlattığı en büyük tehlike, maçın bitimine dört dakika kala yordanov’un kale ağzında topu yakalamasiyl, doğdu. bunda da şükrü vazifesini en iyi şekliyle başaracak ve plonjonu meşin yuvarlağın üstüne yapacaktı.
levski kalesi sağlı, sollu kornerlerle bunalırken, hep «gol» ün kokusu geliyor, fakat kendisi gelmiyordu. hakem maçın bitiş düdüğünü çaldığı anda da hâlâ gelmemiş olacaktı… sayı tabelâsı «0-0» ı gösteriyordu. ve herhalde soyunma odasına giderken, maçın büyük kısmını hâkim oynamış fenerbahçeli futbolcuların «şu futbolde sayı hesabiyle galibiyet niçin yok?» diye düşündükleri muhakkaktı.