sarı-lacivertlilerin, brezilya'nın america takımına 1 - o yenildikleri dünkü maç kalitesiz, zevksiz, sert ve gayri ciddî bir şekilde cereyan etti. hakem gürcan ve juco'yu oyundan attı
nemi tanyolaç
fenerbahçe, yorgunluktan ziyade lâubalilik yüzünden america'ya mağlûp oldu...
sarı - lacivertlilerin, rakibi takım oyunu itibariyle memleketimize gelen brezilya takımlarının en hafifiydi.
galiba bunu oyunun başında anlamış olacaklar ki işi fanteziye, zamanla alaya döktüler. nasıl olsa golü atar, bu sahadan galip çıkarız şeklinde bir düşünce ile maçı ve rakibi küçümsedikleri görülüyordu. doğrusunu söylemek icabederse futbol otoriteleri fenerbahçedeki yıldızlaşmış şöhretlerin dünkü hareketlerini fenerbahçe için tehlikeli bulmakta haklıydılar. zira takım neticeye giden futboldan ziyade tebessüme, zaman zaman kahkahaya yol açan bir futbola teşne gözüküyordu. ilk devrede, brezilyalıların memleketimize sokyuğu seyri hoş - ama faydasız - oyun tarzını rakiplerine göstere göstere tekrarlayan sarı - lacivertliler işin şakaya gelir tarafı olmadığını geç anladılar. rakip santrafor, avni'nin bir geri pasını yakalayıp rahatça topu şükrünün boş bıraktığı kaleye attığı an ikinci devrenin üçüncü dakikası oynanıyordu. fenerbahçe için önünde maçı kurtaracak hiç değilse beraberliği temin edecek bir zaman muhakkak ki vardı. ama takım çorbaya dönmüştü. lefter ilk devre sonunda çıkmış. 10 kişi ile devreye başlayan takımı niyazi tamamlamıştı. gürcan da necdetin yerine oyuna alındığı için, başarılı şeref sol hafa aktarılmıştı. fenerbahçe 1-0 mağlûp durumdan sıyrılabilmek için bâzı oyuncularının yerini değiştirdi. bu dahi beklenilen tempoyu yaratmaya kâfi gelmedi. bilhassa hilmi her iki açıkta aksıyor, kadri futbolu espriye tercih ettiği için ilerde gol atacak adam olarak bir yüksel'le şeref kalıyor. hasılı sarı - lacivertliler ciddi bir oyunla ilk devrede rahatça başlayacakları maçı kaybetmişlerdi.
america muhakkak ki, bir desportes bir botafago, bir recif, hattâ iki defa istanbulu ziyaret eden dieğr america ayarında değildi. brezilyanın taşra ekipleri hübiyetindeki misafir kadroda, futbolcuların çoğunda futbolun inceliği göze çarpıyordu. america'nın bunun dışındaki en büyük hususiyeti gösterişsiz hatta «soğuk» diyebileceğimiz bir futbol oynamasıydı.
hakem farul talû ikinci devrenin başında sertleşmeye yüz tutan oyunu america'lı soliç ve fenerbahçeli gürcanı sahadan çıkarmakla önledi. o hareketlere göz yummuş olsaydı, futbol sezonunu belki de çok müessif bir meydan kavgasıyla kapayacaktık...