zevksiz ve kalitesiz geçen müsabakada golleri k. ali ve nail attı. altay ikinci devrede kazanılan bir penaltıdan istifade edemedi
rakipler kim olursa olsun, bir istanbul deplâsmanında üç puvan almak herhalde başarı sayılmalı. altay işte bu başarıyı gösterdi.
eğer ikinci devrenin üçüncü dakikasındaki penaltıyı tamer kurtarmasa belki aldıkları üç puvan dort bile olacaktı.
ama karagümrük forveti altay karşısında alıştığımız ve beğendiğimiz «çalışkan forvet» vasfı ile oynamamış, ama maç –ekseriya karagümrük aleyhine– ters kararlar veren bir hakem idaresinde oynanmış, ama şu, ama bu… ne olursa olsun altay bu maçı berabere bitirdi.
maçın pek de âhım şahım birşey olmayacağı daha başında belli olmuştu: yirmi dakika geçtikten sonra ilk şüt atıldı… ondan sonra da ilk devrede kayda değer tek hâdise karagümrüğün golü oldu.
ikinci devrede ise oyun biraz hızlanmış. fakat bir «futbol gösterisi» veya «futbol neticesi» olarak herhangi bir şey vermemişti. bu devrede de kaçan penaltı ve altayın golü… işle o kadar.
hayır o kadar değil. bir de şu var: maçtan hiçbir heyecan ve zevk almayan seyirci, biraz kızışmak için altayın sempatik solbekinin her hareketine takdir edici nümayişlerle mukabele ediyordu.
nasıl oynadılar?
her iki kaleci yedikleri golde –biraz– hatâlı idiler: varol kalesine çok yakın düşen bir ortaya kafayı vurdurmamalı ve tamer yaptığı çıkışla kararını vermekte gecikmemeli idi… ama her ikisinin baçarı hanesinde iki büyük ağırlık vardı: varol’un 20 nci dakikada k. alinin şütünü kornere çıkartışı ve tamer’in 48 inci dakikada osmanın penaltısını kurtarışı…
her iki tarafın bekleri seri girgin, kesici ve açıcı idiler. vazifelerini eksiksiz yapıyorlardı.
her iki tarafın hafları zararsız ve fakat az faydalı idiler. ünal’ın dağınık ve faullü tuturnunun bozduğu dengeyi, zekâi’nin dikkati ve zekâsı düzeltiyordu.
her iki tarafın forveti iyi didinen, fakat tesirsiz beş adamdan kurulu idi. bir tarafı iki insayt k. ali ve aydın, diğer tarafı gene iki insayt nail ve osman ayakta tutuyordu. hülâsa: nasıl mı oynadılar? tıpı tıpına birbirinin aynı…
ne yaptılar?
dakika 20 – k. ali ortadan gelen topu solaçık yerinde, ceza sahasının tam köşesinde yakaladı ve düzeltmeğe lüzum görmeden çaktı. varol havada lâstik gibi dönerek yumrukluyor. kornerden gelen topu da gene tam köşeden bu defa müdafiler çıkarttı.
dakika 37 – osman ceza sahasının çok dışından nefis bir şüt attı. güzel, sert, ani fakat aut…
dakika 41 – aydın sağ açık yerinde fırladı… tâ çizgiye kadar indi, numanı geçti ve ortaladı. ancak bir metre yükseklikten gelen ve kalenin ağzına inen topa varol nedense müdahale etmedi. k. ali balık gibi daldı ve kafası ile topu âdeta ağlara gömdü…
dakika 47 – altay soldan indi… osman gene nefis bir sert şüt çıkardı (ne güzel vuruyor…) tamer yerde çift hamlede kapanarak aldı.
dakika 48 – altayın ortadan vural’la yaptığı bir atakta, zekâl oldukça rahat bir pozisyonda topu elle kesti. zekâi’nin bu hareketi belki refleksle ve istemeyerek olmuştu, fakat aşikâr bir avantaj temin etmişti. penaltıyı osman yerden tamerin sağına attı. tamer yattı ve kornere çıkardı.
dakika 51 – nail gerilerden bir top aldı.düzeltti ilerledi. kadri’den kaçmış ve saça doğru kaymıştı. taıner fırladı ve ayaklarına yattı. biraz geç kalmıştı. son anda nail hakim oldu ve topu ağlara yuvarladı.
ne yaptılar öyle mi? işte bu kadar 54 üncü dakikadan sonrasını da çırpına didine geçirdiler.
ve altay, rakipleri kim olursa olsun, bir istanbul deplâsmanında üç puvan almak gibi bir başarıyı cebine koyup izmire uçtu.