dünya kupaları tarihinin hiç tartışmasız en büyük sürprizidir. evet macarların 1954’te,portakalların ise 1974’te kupayı alamaması olacak iş değildir.
ama sürprizlerin sürprizi hiç tartışmasız maracana stadı’nda 200 bin kişi önünde oynanan o unutulmaz 1950 dünya kupası finalidir. çoğunluğunu evsahibi takımın taraftarlarının oluşturduğu,ortalama 60 bin 773 kişinin izlediği bu dünya kupası’nın tek favorisi vardır: brezilya. kabul, brezilya katıldığı tüm turnuvaların bir numaralı favorisidir. ama bu başkadır. işin içinde özlem vardır, evsahipliği vardır, umut vardır. geride kalan üç dünya kupası’ndan sonra, futbol oynamak için doğmuşlar ülkesi bir an önce hasretini dindirmek ve o güzelim kupaya sahip olmak istiyordur.turnuvaya da muhteşem başlarlar.
ademir’in müthiş formu ve 9 golüne arkadaşları da eşlik etmektedir.grupta meksika’yı ve yugoslavya’yı yenmişler, isviçre ile ise berabere kalmışlardır. son grupta ise muhteşem bir brezilya vardır.sahada. isveç’i 7-1’le ezerler, ispanya’yı 6-1’le süpürürler. bir tek beklenti vardır koca ülkede: kupayı almak. grupta ikinci durumdaki uruguay ise düşe kalka gelir son maça. ispanya karşısında son anda beraberliği kurtarmışlardır.isveç’i ise ilk yarısı 2-1 isveç üstünlüğüyle geçilen karşılaşmada,son 15’te gelen gollerle alt etmişlerdir. bu sırada brezilya elini ovuşturmaktadır. son maçta bir beraberlik bile onlara yetecektir. dünya kupası’nda oynadığı karşılaşmaların tümünde en az 150 bin kişinin alkışları arasında sahaya çıkan ve müthiş bir sükse yaratan brezilya için artık kupayı almaya sadece 90 dakika kalmıştır.
16 temmuz pazar günü 199 bin 854 kişi, biletli olarak ancak 172 bin 772 seyircinin sığacağı maracana stadı’nı hıncahınç doldurmuştur. şampiyonluğu kutlamak için her şey hazırdır.bir beraberlik yetse de brezilya atak başlar maça. uruguay ise sağlam defansı yla kupanın yıldızı schiaffino’nun becerilerinden medet ummaktadır. golsüz biten ilk yarının ardından, ikinci yarının hemen başında gelen brezilya golü maracana stadı’nı bayram yerine çevirir. gol kralı ademir, friaca’ya harika bir asist yapmıştır. ama kutlamalara erken başlamıştır tribünler, çünkü uruguay pes etmeyecektir. önce yıldızları schiaffino 69’da beraberlik sayısını bulur. kaptan varela’nın motive ettiği uruguay, atak brezilya karşısında artık dişini göstermeye başlamıştır. ve kronometre 79’u gösterdiğinde futbol tarihinin en unutulmaz anlarından biri yaşanır. ilk golün asistini yapan ghiggia, 1930’da kupa kaldıran amcasına söz veren andrade’den aldığı pası değerlendirir ve harika bir vuruş yapar. bu maç öncesinde turnuvanın en iyi kalecisi barbosa’nın şaşkın bakışları arasında top ağlarla buluşur. maracana stadı donmuş kalmıştır. son 10 dakikada gol çıkmaz ve uruguay şampiyon olur. maç öncesi karnaval mutluluğundaki tribünlere matem havası çökmüştür. yine de alkışlarlar uruguaylı ları. ama maçtan sonra yas ilan edilir. günlerce yemek pişirmez,eğlenmez brezilyalılar ve boşaltırlar sokakları. iddiaya göre stadyumda ve radyo başında ölenlerin sayısı onlarla ifade edilmektedir.
en büyük dramı yaşayan kişi ise turnuvanın en iyi kalecisi seçilen barbosa’dır. o kadar ki, adeta aforoz edilir ve yıllarca eleştirilir milli kaleci. söylenene göre 1994 yılındaki final öncesinde takıma başarılar dilemek için soyunma odasına inmek istemiş ama reddedilmiştir. isyanını şöyle dile getirir barbosa: “brezilya’da en ağır suçun cezası bile 44 yıl değil;bir maçın azabı bu kadar uzun mu sürer?”