26.10.1923 te ay-yıldızlı formayı ilk defa giyen futbolcular unutanlara kendilerini hatırlattılar
ilk millîlerimizden hayatta kalan nedim kaleci, ismet uluğ, cafer çağatay, salih arca, alâettin baydar, milliyet aracılığı ile türk sporseverlerine seslendiler: «ay-yıldızın futbol sahasındaki 50. yıldönümünü unutmayınız!»
yazan: kahraman bapçum
siz, futbol oynarken yere yıkılmanın utanılacak bir şey oldupu bir çağı düşünebilir misiniz ne o? anlamadınız galiba...
açıkça soruyorum işte: sahada koşuşan futbolcular düşününüz ki, tekme yer, çelmeye takılır ya da sert bir sarj alırsa ilk düşündüğü şey yere yıkılmamaktır. çünkü ayıptır yere düşmek. çünkü, futbolcu demek yiğit kişi demektir. sağlam adam demektir. düşünebilir misiniz?
işte bu yazıda kendisinden bahsedilecek olanlar öyle bir adamlardır.
* * *
en genci 19, en yaşlısı 23 yaşında idi. dün oynadıkları önemli bir futbol maçının tartışmasını yapıyorlardı. oyunda geçmiş bâzı ayrıntıları şüphesiz maç heyecanı içinde unutmuş olmalıydılar. biri bu ayrıntılardan bahsedince ötekiler hemen hatırlıyor, onaylıyordu.
aynı heyecanı yaşadıkları belliydi. dinlerken biraz hayale kapılsanız maçtan sonra yaptıkları duşun sıcaklığını vücutlarında taşıdıklarını, alınlarından boncuk boncuk terlerin damladığını düşünebilirdiniz.
ikinci devrede sakatlanarak çıkan solaçık, karşısındaki bekin ayağına nasıl yan taraftan basarak ezdiğini anlatırken, hemen gözlerimiz kemiği çatlayan bacağa kayıyordu. ikinci golü bütün inceliklerin ekadar hatırlayarak anlatıyordu...
biz o maçı görmemiştik. ama bir iki sakatlık konuşmadan sonra maçı sizlere anlatabilecek kadar bilgi sahibi olmuştuk o maç hakkında. şaka değil o maçı oynayan, heyecanını yaşayan futbolcular anlatıyordu bunları.
en genci 19, en yaşlısı 23 yaşında idi...
...ve hepsi dört kişiydiler. biri geçirdiği grip nedeniyle randevuya gelememişti, biri de ağır bir hastalıktan henüz kurtulduğu için evinden çıkmıyordu.
oysa anıları çok taze olan bu maçta yer alan futbolcular oniki kişiydi. ta öteki altısı neredeydi?
ohoooo.. en gencinin 19, en yaşlısının 23 yaşında olduğu günden, yani o maçın yapıldığı günden bu yana geçen 49 yıl içinde kahramanlarımızdan sadece altısını kaybetmişsek kedimizi mutlu saymalıydık.
* * *
cumhuriyetimizin ilân edildiği günden tam üç gün önce 26 ekim 1923 cuma günü, şimdi yerinde bir parktan başka şey kalmamuş olan taksim stadında türk milli futbol takımı ilk defa sahaya çıkıyordu. ay - yıldızlı formanın futbol sahasıyla tanışmasıydı bu. o gün milli formamızı giymiş olanlardan sadece altısı hayatta idi: nedim kaleci, cafer çağatay, ismet uluğ, alaeddin baydar, sabih arca ve bedri gürsoy...
takım kaptanı hasan kâmil sporel, galtasaray'ın arslan nihat'ı, fenerbahçe'nin zeki rıza sporel'i, altınordulu baron feyzi, gene altınordulu emin, bedri'nin sakatlamasıyla ikinci devrede takıma giren kelle ibrahim şimdi aramızda değiller. 49 yıl önce şerefle taşıdıkları ay - yıldızlı forma da bugün yaşamayanları bizim gibi saygı ile anıyordu şimdi...
* * *
tarihin ilk ay-yıldızlı futbolcularından şimdi altısı hayatta idi ve sabih'in gribi, alâ'nın geçirdiği ve inşallah atlattığı ağırca rahatsızlık onları buluşma yerimize göndermemişti.
«ay-yıldız'ın futbol sahasındaki ilk temsilcileri» işte bunlardı. gözlerinizi kapasanız en gencinin 19, en yaşlısının 23 yaşında olduğuna ve o maçı dün oynadıklarına inanırdınız. öylesine canlı, öylesine yakın bir geçmişti ki bu...
ama arada bir (kırkdokuz yıl) vardı. kırkdokuz yıl öncesinin ay-yıldızlı futbolcularına bakıyorum. ismet uluğ'un deyimiyle «futbol oynarken yere yıkılmanın utanılacak bir şey olduğu devrin futbolcuları» bunlar...
ve üzgündüler, alabildiğine...
üzgündüler ama, kendileri için değil... hâlâ göğüslerinde taşıdıklarını hissettikleri ay-yıldızlı forma için üzgündürler. ne yenilgiler, ne başka başarısızlıklar, ne futbolun ve ay-yıldızın hakkını vermek için yeteri kadar ter dökmeyen yeni kuşaklar, ne başka şey... bambaşka bir üzüntünün içindedirler.
cumhuriyetin ellinci yılını kutlama programı 26 ekim 1973 günü başlayacaktır. ve 26 ekim 1973 ay-yıldızlı fornanın futbol sahası ike tanıştığı günün ellinci yıldönümüdür.
ellinci yılda herşey hatırlanmakta, atatürk'ün, cumhuriyet'in, ay-yıldızın şan ve şerefi için ne yapılacağı belli değildi.
o ilk millî maçın heyecanı ve gururu ile dopdolu olan bu delikanlı adamlar, şimdi kendilerini hatırlatmaya mecbur olmanın da üzüntüsünü taşıyorlar.