kalitesiz, zevksiz, heyecansız ve golsüz geçen bir maçtan sonra
hollanda ile berabere kaldık
fevkalâde oyunu ile özcan büyük bir hezimeti önledi
favori bizdik. maçı kazanmamız normaldi. fakat sahadan beraberliği güç temin ederek ayrıldık. hem de o kadar güç ki. kaleci özcan olmasaydı - maazallah diyelim - büyük rakiplere boyun eğdirdiğimiz mithatpaşa stadından, başımız önümüzde ağır bir mağlûbiyetle, yok haksızlık etmeyelim, hezimete uğrayarak ayrılacaktık.
milli takımımızı son senelerde bu derece bozuk, bu derece maksatsız ve kollektif oyundan uzak görmemiştik. sert rakibimize evvelâ çarptık, sarsamadık. hattâ biz sarsıldık ve bu sarsıntı da müsabakanın sonuna kadar devam etti. hollandada mağlûp ettiğimiz rakiplerimizin bizden her bakımdan üstün oldukları, dün şüphe götürmez bir hakikatti. kısaca çözüldük, dağıldık, bocaladık, fakat mağlûp olmadık. bize «fakat» sözünü söyleten, «mağlûp olmadık» dedirten tek âmil genç kalecimizin iyi gününde oluşu, tek başına hollanda akınlarına göğüs gerişi oldu. şimdi bu çetin müsabakayı dakikalara bölerek hikâye edelim.
saat 15.45 stad yükünü almış. tribünlerde yer yer kaynaşmalar göze çarpıyor. deniz tarafındaki tribünlerde türk - hollanda ve yunan bayrakları dalgalanıyor. yunan bayrağının şeref direğine çekilmiş olmasının sebebi malûm. şehrimizde misafir bulunan yunan başvekili karamanlis ve adnan menderes müsabakayı tâkip edecekler. bu dakikada şeref tribününde kendilerine ayrılan yerler boş…
saat 15.50 stadın dahili hoparlörü türkiye - hollanda milli maçının 15 dakika geç başlayacağını ilân ediyor ve spiker «hollandalı futbolcuların malzemelerini unuttuklarını» söylüyor.
saat 16.00. tribünlerdeki kaynaşma son haddini bulmuş. stad, maç havasına ve heyecanına bürünmüş. misafir yunan başvekili ve başvekil adnan menderes şeref tribününde gözüküyorlar. tezahürat ve mukabele.
saat 16.05 hollanda takımı sahaya çıkıyor. başlarında takım kaptanı «van der hart» var. hepsi boylu ve hepsi de cüsseli. az sonra türk milli takımı da sahada gözüküyor. alkış ve «milli takım çok yaşa» sesleri yükseliyor.
saat 16.15 milli marşlar çalınıyor. hollanda marşından sonra hepbir ağızdan, tek bir vücutmuş gibi bütün stad milli marşımızı söylüyor. maç başlıyor. rüzgâr altındayız. takımımız, deniz tarafındaki kalede. ilk dakika: k. mustafa lefter’den bir pas alıyor, sağa doğru kayıyor, karşısında iri cüsseli wiesma var. geçiyor, kaleye sokuluyor. ve şutunu atıyor. demunch yerde. top direğin dibinden avta çıkıyor. tribünlerden «mikro, mikro, çok yaşa» sesleri yükseliyor… bu tezahürat ilk beş dakikanın hitamına kadar devam ediyor. hırslı ve arzulu gözüküyoruz.
dakika 5 hollandalılar hücumda, soliç van der linden, beton mustafa’dan kurtuluyor, boş sahada ilerliyor, solaçığa doğru kayarak topu demarke vaziyette bulunan cüsseli santrafor ganjels’e aktarıyor. bereket versin basri yetişiyor, kesiyor ve uzaklaştırıyor. hücumlar karşılıklı. bir dakika sonra ayni pozisyonda lefter topu kapıyor. karşısında notermans var, kıvrak bir çalım sonra soğukkanlı bir hareketle canı görüyor. can iki kişiyi çalımlayarak aradan fırlıyor. kendisi atsa, daha iyi olacak… mikroya bırakıyor. mikro takımımızın ikinci şutunu atıyor.
dakika 9 bir şeyler yapacağımıza, maçı kazanacağımıza inananlar fazla. fakat hollandalılar da hiç de fena değiller. hücum hattımızı üzerlerine çekişleri ve rıjvers vasıtasiyle kontrataklara geçişleri kalemiz için tehlikeli oluyor.
dakika 14 kalemiz için ilk ciddi tehlike. mustafa adamı ile oynamamakta israr ediyor. hollanda soliçi rahat rahat ceza sahasına sokuluyor. top santrforda, santrfor üzerine hızla çıkan basriyi geçiyor. sağiç mevkinden çok sert bir şut: özcan fırlıyor, havada yay gibi geriliyor. ve topla birlikte yerde. doğrusu güzel bir kurtarış bu. ilk tehlike bertaraf edilmiştir. fakat ikincisi…
dakika 15 iki yan haf aksamaya devam ediyor. mustafanın geri pası. top yine santrforda. ganjels, naciyi de geçiyor. karşısında da özcandan başka kimse yok. müdafaamız mütereddit. ofsayt diye itirazda bulunuyorlar. hakem aynı kanaatte değil… özcan, evet gene şahâne bir kurtarış yapıyor. sakatlanmak bahasına santrforun ayaklarına atlıyor.
top onlarda. ilk dakikalardaki hızımız kayboldu. dağılmış vaziyetteyiz.
dakika 24 lefter şahsi gayreti ile bir dalış yapıyor. şut atsa birşeyler olacak. fakat çalım yapıyor ve topu kaptırıyor. bunu mikronun kalecinin elinde eriyen hafif şutu tâkip ediyor.
dakika 32 moulijn süratli, atak ve top hâkimiyeti kuvvetli oyuncu. ismaili yine gerilerde bırakıyor. markajsız oynayan müdafaamız şaşkın vaziyette. bir ok süratiyle kalemize ilerliyor. çapraz bir pasla van der lindeni görüyor. fakat özcan gol yememekte azimli. yine yerinde bir çıkış yaparak bir kedi çevikliğiyle yerden topu kapıyor. hollandalıların baskısı devam ediyor. stad sessiz, neticeden ümitsiz, endişe ile rakiplerin akınlarını tâkip ediyor. bu âna kadar alkışlanan tek adam üç muhakkak golü önleyen kaleci özcan. işte 36 ncı dakika yine mustafa ve ismail ileriye kaymışlar adamlarını unuttular. takımı idare eden rijvers ataklariyle kalemizi zorlayan soliçe çok müsait bir pas veriyor. son adam: naci. o da bu sefer geç kalmış. van der lindeln yine özcanla karşı karşıya kalıyor. bu mücadeleden de yine kalecimiz galip çıkıyor. herkes özcanın kurtardığı golleri saymaya başlıyor. bu dördüncü.
dakika 37 santrfor naciyi çok güzel bir çalımla geçiyor. sert şutu özcanın elinde. bir dakika sonra özcan solaçık moulijn’in ayağından mermi gibi çıkan topu iyi tâkip ederek yumrukluyor. bu beşinci kurtarış. devrenin son dakikaları hilmi yerini kadriye bırakıyor. keşke imkân olsa da özcan hariç bütün futbolcular değiştirilebilseler.
ikinci devre: metinin yerini suat almış. biraz iyi gibiyiz. rüzgâr bu sefer bizimle beraber.
dakika 47 kadri can’dan müsait bir pas alıyor. şut çekiyor. direğe çarpan topa mikro yetişiyor. göğsü ile stop etse. hayır. kafa vuruyor. bunu lefterin kafa şutu tâkip ediyor. van der hart yetişip tehlikeyi önlüyor.
dakika 49. moulijn yine sahnede. müdafaamız bu oyuncuyu durduramıyor. kalemize doğru sokuluyor. şut atıyor. özcan çeliyor. yetişen sağaçık topu yakın mesafeden ağlarımıza gönderiyor. fakat italyan hakem daha evvel ofsayta hükmetmiştir. artık maça tamamen misafir takım hâkim. forvette yalnız suat ve pek ender olarak da mustafa bir varlık olarak gözüküyorlar.
dakika 61. moulijn bir silindir gibi mustafa ve ismailin yanından sıyrılıyor çektiği şut basrinin koluna çarpıyor. yerli hakem olsa penaltı verebilir. fakat tehlike uzaklaşmamış. van der linden geliyor, bomba gibi bir şut atıyor. özcan uçuyor ve tahmin edildiği gibi bir yumruk darbesiyle topu kornere atıyor. şahâne bir kurtarış daha seyrediyoruz.
dakika 71. saman alevi gibi parlıyoruz. tesadüfi bir akın ve top tesadüfen suatın ayağında. suatın altı pastan attığı şut avtla neticeleniyor. hani biraz usturuplu vursa sahadan galip de çıkacağız.
dakika 82. hollandalıların sağdan inkişaf eden bir akını. bunu ancak kornerle kesebiliyoruz. kornerden gelen topa van der linden yine şaheser bir şut atıyor. özcan topu âni bir refleksle dışarı çıkarıyor. ikinci kornerden netice yok. son dakikalar gelip çatmış ve takımımız atlattığı büyük bâdirelerden sonra galibiyeti temin edecek bir gol peşinde koşmakta. işte bu arada suatın bir revaşatası kaleci de munch elinden kaçırıyor. karambol. lefter ve kadri orada. ama neticesiz. türkiye - hollanda milli maçı işte böyle berabere bitiyor.