1975 yılı cumhurbaşkanlığı kupası maçı çok özel bir maç oldu benim için.
19 mayıs stadı kapalı olduğu için maç cebeci (inönü) stadı'nda oynanıyordu ve bu kaptan ziya'nın son resmi maçı olacaktı. gerçi bu maç beşiktaş kaptanı sanlı'nın da son maçıydı ama bu bizi hiç ilgilendirmiyordu. ligin ikinci yarısında galatasaray'ı yenerek şampiyonluğumuzu kolaylaştıran beşiktaş'a gerekli şekilde teşekkür etmeliydik bu maçta diye düşünmüştüm. beşiktaş kupayı kazanmıştı, kadrosunda sinan ve sağaçık tuğrul vardı. şampiyon fenerbahçe ise sahaya kalede yavuz, geri dörtlüde ender, emin, ziya, alpaslan; orta sahada zafer, ersoy, selahattin; ilerde aydın, osman, cemil onbiriyle çıkıyordu.
bu takım bu yıl mükemmeldi ve tam kadro sahadaydık. beşiktaş seyircisi ilk on dakikada gelen tuğrul-niko ve tuğrul-sinan ver-kaçlarıyla havaya girmiş ''şampiyona baak... şampiyona baak...'' şeklinde tezahürat yapıyorlardı. bu sırada osman, ceza sahası dışında frikik atmak için topu dikti, gerildi ve falsolu bir şekilde kaleci mete'nin sağına, uzanamayacağı yere lamba gibi astı topu. dakika 20 ve gol. stadın yüzde yetmişini dolduran fenerbahçe seyircisi, ''tüysüz kartal'' ve ''ağlama değmez hayat...'' şarkıları içinde ikinci yarıyı buldu. 53. dakika oynanırken cemil gelen ortayı zımba gibi kafayla ağlara takıyor ve 2-0'dan sonra seyircinin tezahüratı ''zavallı beşiktaş'' şeklini alıyordu.
maç sonunda kaptan ziya cumhurbaşkanlığı kupası'nı bize doğru kaldırırken, bir daha ziya'yı fener formasıyla göremeyeceğimi düşündüm, gözlerim bunun dokunaklılığı ve galibiyetin mutluluğuyla dolu dolu oldu...