ilk basımı 2009 olan islam çupi'nin "mağlubu anlatmak" kitabından;
eskişehir
futbolu güzelleştirmekten bıkmadılar. futbolu tesiri anı, ölümü tatlı bir silâh haline sokmaktan yorulmadılar. önüne kim dikildi ise, 90 dakika sonunda koltuğuna bir ders kitabı aldı gitti. bütün bir mevsim boyunca kıstırdıkları ile çimende bir "kedi-fare" masalı yazdılar.
ve ben geçen dönem, eskişehir'den daha büyük tanımadım. kırmızı şimşekler, sanat yanı mezarlaşan futbolumuza, yeni bir yaşama soktu. es-es'lerin şahsında, ben rönesansın güzelliklerini adım adım yaşayan bir meşin yuvarlak seyyahına döndüm.
eskişehir'in geçen yıl kazandığı iki kupanın parıltılarını gözlerimde hisseden bir gazeteciyim. gerek bursa, gerek galatasaray dövüşlerini etimde gönlümde yaşadım. kırmızı şimşekler çok büyük iki devi öğütürken, babaların çocuklara, çocukların çocuklarına anlatacakları bir futbol masalı koydular orta yere.
lafı kaydırmadan konuşuyorum. eskişehir'in türkiye standardını aşan futbolu yanma iliştirilen iki kupa azdır. gegiç'in, begiter'in, matay'ın ve bütün eskişehir'in büyüttüğü bu onbir altın adam, şayet futbolda "kısmet" denen şeyin sadece "k"si ile dostluk kurabilse idi... türkiye'de bir "korkunç koleksiyoncu" devri daha açılır ve öteki takımlar maşrapa yerine hava alırlardı.
bir yazar için en talihli yan yazacak şey bulmaktır. eskişehir, son on yıldır seyredenin yüzüne gözüne zift çalan "çirkin futbolun" temizleme tozu oldu. kırmızı-şimşeklerin şahsında, bu avrupalı oyunun ötesine berisine ilişen kamburların ameliyatını ve tedavisini gördük. rahatladık, bir düzene girdi sıhhatimiz...
yazı-tura sonunda kazanılmış kupaları büyük öksürük ve reklam hokkabazlıkları ile müzelerine taşıyan kodamanlar yanında, ben eskişehir'in kupalarını değil büyük futbolunu alkışlıyorum...