takım kaptanı k. fikret «allah deyip bugün sahaya çıkacağız» diyor
yeşilköy'de deniz park'taki milli takım kampı, dün erken saatlerden itibaren, bileti olmayıp da son ümitle yeşilköy'e gidenlerin akınına uğradı. taksiyle, hususiyle bir sürü «altın (!) arayıcısı» yeşilköy'e göç etmişti. altın diyorum, çünkü on iki buçuk liralık bir bilet bugün bir kaç reşadiye fiatına alıcı bulmaktadır.
dışarıdan gelenlerin gürültü ve curcunasını bir kenera bırakırsak, kampı iki grupa ayırabiliriz. maçı düşünüp sükûnetle bekleyenler, bir de işi şakaya vurup bu ağır havayı dağıtmak isteyenler.
* * *
her şeyi gülerek karşılayan grubun başında kadri var. o kadar neşeli ve memnun ki, tahmin edemezsiniz. «ben top oynamağa çıkacağım!. oh. öyle rahatım ki .. şöyle rahat rahat bir top oynayacağım» diyor. neş'eli grupun diğer bir kısmı «yugo» orkestrasının müzik aletlerine sarılmış, çalıp duruyorlar. sol haf m. ali şarkıcı. naci trompette. coşkun davulda. turgay violonselde. takımın en ciğerli oyuncusu mustafa da trompet çalıyor. trompetin cırtlak gürültülüne yetişmek için turgay, kortlara biraz fazla asıldı. «cart» diye violonselin bir parçası koptu. turgay, aleti, hiç bir şey olmamış gibi yerine bıraktı ve müzik de sustu.
* * *
turgay. «bugün ters uğurumu yapacağım» diyor... her milli maçtan evvelki gibi yüzü sapsarı, fakat işi gücü muziplik ve eğlencede. kamp müdürü necdet erdem'e «kamp komutanı» ismi takılmış. otoriter kamp müdürüne askerlik vazifesi yapmakta olan kadri gelip selâm çakıyor: «emret komutanım»
* * *
düşünceli grupun başında takım kaptanı geliyor. büyük bir mesuliyet altında kendini hisseden fikret, maç hakkında. «ne diyeyim...» diyor, «allah» deyip sahaya çıkacağız. lefter, neş'eli lefter bile durulmuş, «fransızlar çok iyi. bir arada çok iyi oynuyorlar. ben onları iyi tanırım» diyor.
endişelilerin yanında iyimserlerden m. ali, «kuvvetli rakiplerimiz karşısında muvaffakiyetli bir maç çıkaracağız. milletimizin yüzünü güldüreceğiz. çünkü allah bizimle beraberdir» diyor.
feridun, «onların kudretini müdrikiz. fakat böyle çok kuvvetli takımlar gördük. milletimizin yüzünü ağartacağız» diyor.
suat. «ispanya'dan kuvvetli olamazlar. çalışırsak muhakkak yeneriz» diyor.
kamptan ayrılırken kamp komutanından bir iki kelime rica etti, «maçtan sonra görüşürüz» dedi. ayrıca «çocuklara tembih ettik, hiç kimseye beyanat vermeyecekler. boşuna yorulmayınız» ihtarında bulundu. hakikaten çocuklar dün hiç bir şey söylemediler, fakat maç hakkındaki düşüncelerini cuma günü almıştık...