türkiye - ispanya maçının tenkidi galip de gelebilirdik
sulhi garan
ispanyollar dün göz doldurucu bir futbol oynamadılar. bunda, saha yabancılığı, hava ve seyahat şartlarının mühin rolü olduğu kadar; bizim çocukların da hakikaten güzel ve mukavim futbollarının tesiri büyük idi.
ummumiyetle denebilir ki; türk milli takımı ispanyalılardan daha hâkim; zaman zaman daha kıvarak müşahade edildi ve daha çok gol pozisyonuna girdi.
fakat ne yazık ki; yüzde yüz gole gidecek bir topun sanki nişanlamışcasına direğe çarpması ve cidden mükemmel br kaç şütün; ispanyol kalecisi tarafından tam müdahake ile savuşturulması bu müsabakanın galibiyetimizde bitmemesini intaç eden âmillerin en ehemmiyetlilerini teşkil etti.
maçın birinci devresinde hücum insiyativi tamamen bizimkilerde idi. rakiplerimiz ancak oyunun ikinci yarısında, hattâ ikinci devrenin ancak bidayetinde ve otuzuncu dakikadan sonraki on dakikalar içerisinde bize tefevvuk edebildiler. geri kalan zamanda teşebbüs hep türk takımında idi.
ekibimizin bütün ferdleri çalıştılar ve muvaffak oldular. yalnız sağiç iel sağaçık kendilerinden beklenilen oyuna lâyıkiylr göstermediler.
turgay'ın büyük iş düşmemekle beraber, fevkalâde suples yaparak kornere çıkardığı şütle; bizim müdafilerin arasından ve üç metreden karışıklıktan gelen topu ani olarak bloke etmesi lehine kaydedilecek güzel hareketlerdi.
vedii ve -bilhassa ilk devrede- naci; mustafa ve nusret adamlarını yakından marke ederek fırsat vermediler.
ali ihsan soğukkanlı oyunu ile her tarafa yetişti ve tereyağından kıl çeker gibi ispanyol muhacimlerinden topları aldı.
gabris delici atakları ve zorlaması ile karşı takım müdafaasını hayli güç durumlara soktu. muzaffer forvette hem nazım vazifesini gördü, hem de muavin hatlı ile muhacimler arasında iyi bir irtibat tesis ederek saha ortasındaki boşluğu doldurdu.
ismet bir kaç hareketi müstesna, takıma hayli faydalı oldu ve ispanyol müdafaasını çok defa üstüne çekerek. sağ kanadımızı demarke bırakmağı başardı; böylece forvette bir insicam yaratılmasını temin etti.
berabere bitirdiğimiz ilk devreden sonra oyunun ikinci yarısına başlarken veya daha sonra takımımızda bir tadilât yapılmalı mıydı?
bu münakaşa edilebilecek, lebde ve aleyhde fikirler ileri sürülecek bir meseledir.
bu hususu başka bir yazımızda tetkik etmek üzere dünkü türkiye - ispanya maçının en kritik noktasına parmak basmak istersek, şu hakikati kendi kendimize itirafa mecburuz:
müteaddit gol pozisyonunu elde etmemize rağmen faydalanamıyoruz. bunun bir takım için ne kadar tehlikeli olduğunu ve o takımın müdafaasının küçük bir hatası ile aleyhe vuku bulacak sayının -gol çıkarılmadığına göre- mağlûbiyeti nasıl tevlit edeceğini hiç hatırdan çıkarmamamız icabetler.
netice: yazımızın başında da tebarüz ettirdiğimiz gibi, bir 90 dakikanın kısmı âzamını hakim oynadığımız ispanya maçının biraz becerikliliğimiz, biraz da şanssızlığımız dolayısıyle dün kazansaydık yunan'stan ve farklı 'sv'.re ma[lub'yetler'ne ra[men dünya piyasasında ehemmiyetli bir yere oturabilecektik.
fakat hemen açıklayalım ki, türkiye - ispanya maçı gerek futbol kalitesi, gerekse centilmenlik ve takım oyunu bakımından lehimize not verdiren mükemmel bir müsabaka oldu, hem futbolcularımızı, hem de seyircilerimizi elhak doyurdu.
bu başarılarından dolayı ay-yıldızlı on bir futbolcumuzu tebrik ederiz.