sonunda maç saati geliyor... stadyumun etrafı oldukça kalabalık. otobüsten inince, bir süre bosnalı taraftarların arasından yürümemiz gerekecek. ya bunlar başçarşı'daki barışsever taraftarlar değilse? ya "bh fanaticos" grubuna denk gelirsek? endişeye mahal yok. günümüz aynı şekilde devam ediyor. türk formalarını, bayraklarını gören gülümsüyor, çak işareti yapıyor yanımızdan geçerken... türk tribününe giriyoruz ama kale arkasında "bh fanaticos" grubunun (ve bizim dirim'in) konuşlandığı tribünü saymazsak her tribünde iki takım taraftarları karışık oturuyor. bizim yanımızda bosnalılar var, diğer bütün tribünlerde de türk bayrakları göze çarpıyor.
maç öncesi bosna takımının şarkısı çalıyor sürekli. o kadar ritmik ve insanı içine alan bir şarkı ki, biz de eşlik ediyoruz. maça değil, bayram kutlamaya gelmiş gibiyiz. kavga gürültü başlayan, kavga gürültü biten ligimizden sonra, futbol terapisi gibi bir şey bu. "bir zamanlar rakip taraftarlar yan yana maç seyrederdik..." hikayelerinin içine girmiş gibiyiz.
bu sevgi-barış-kardeşlik ortamı maçta da sürüyor işin ilginci. ilk golü bosnalılar atıyor. biz onları tebrik ediyoruz, biz atınca da onlar bizi... bir noktada gerçek olamayacak bir bilimkurgu filminin içinde gibi hissetmeye başlıyorum kendimi... maç boyunca defalarca "nasıl yani?" diyorum kendi kendime...
türk milli takımı gerçekten çok kötü oynuyor. tek tek saymaya gerek bile yok, kaleden, ileri uca kadar herkes kötü... bosnalılar buldukları gollere neredeyse kendileri bile inanamıyorlar. ilk yarının ortalarında, tıpkı norveç maçında yaptıkları gibi, sahaya meşaleler atarak oyunu durduruyorlar. bu federasyonu protesto biçimleri olmuş artık ve yıldızlardan eksik genç takımlarının iyi oynamaya ve kazanmaya başlaması bile federasyona olan nefretlerini hafifletmiyor. "bizim federasyon kötü insanlardan ve hırsızlardan oluşuyor" diyor hemen önümüzdeki bir bosnalı taraftar.
ilk yarının uzatma dakikalarında hiç beklemediğimiz bir gol yiyerek mağlup gitmiştik soyunma odasına, ikinci yarının uzatma dakikalarında tarih bir hayli çabuk tekerrür ediyor. bosnalılar gol attıklarını kendileri bile inanamadıklarından birkaç saniye gecikmeli geliyor gol sevinci ve sonrasında da hakem maçı bitiren düdüğü çalıveriyor. bu oyunla galibiyet beklemek biraz hayalcilik olurdu da, bana sorarsanız bu maçın hakkı beraberlikti... mağlubiyet üzüyor herkesi. beni o kadar fazla değil doğrusu. bu kadar acı yaşayan topraklarda, bir maç yüzünden olsun, bir geceliğine olsun sevinci çok görmüyorum. maçı kaybettik belki ama ben başka bir futbol seyrinin mümkün olduğuna dair inancımı geri kazandım. az şey mi?
maç çıkışı otobüsümüze yürürken bu defa bosnalı fanatiklerle karşı karşıya geliyoruz. iki grup iç içe geçerken, yine maç öncesi sahneler tekrarlanıyor. bol miktarda forma değiş tokuşu talebi yaşıyoruz. ben değiştiriyorum formamı bir bosna formasıyla. hepimiz kardeşiz ne de olsa.