yıl 1976... yugoslavya’da düzenlenen avrupa şampiyonası’nın final maçı 2-2 tamamlanmış. 2-1 önde olan çekoslovakya, batı almanya’nın son dakika golüne engel olamamış ve kulpundan yakaladığı kupayı iki elle yukarıya kaldıramamış. zamanın almanya’sı da almanya hani! sepp maier, bonhof, beckanbauer, hoones ve holzenbeinlı tam bir yıldızlar topluluğu. iki sene öncesinin de dünya şampiyonu. çekoslovakya’da ise zamanın en iyi kalecilerinden ivo victor, defansta ondrus, ileride de nehoda ve mansy ikilisi var. tabiri caizse taş gibi takım; ama rakip de almanya. finale gelinceye kadar batı almanya, çekoslovakya, hollanda ve yugoslavya’nın tüm maçları uzatmaya gitmiş ve 120 dakika oynanmış. finalde de turnuvanın geleneği bozulamadığı için geçilmiş 5’er penaltıya. çekoslovakya 4’te 4 yaparken, batı almanya 4’üncü penaltıyı hoones’in ayağından kaçırmaz mı! işte kader anı ve topun başında antonin panenka... seneler geçmiş; ama biz ekran karşısında seyrettiğimiz o son penaltıyı asla unutamamışız. nasıl unutalım ki? internete girip de panenka soyadını yazınca karşınıza şu satırlar çıkıyor: the best penalty all of time (tüm zamanların en iyi penaltısı). panenka topa yan olarak geliyor ve dokunuyor. sepp maier topu soluna beklediği için sola adım atıp uçuyor, yere düşüyor, spiker aut diye bağırıyor. fakat top kaleye giriyor. çünkü büyük usta panenka, topa neredeyse kleps çekiyor. öyle yavaş vuruyor ki kaleci maier yere düştüğü anda daha top yolculuğuna devam ediyor. dünyanın en iyi penaltıcısının cevaplarına geçmeden önce bir konuya açıklık getirmekte fayda var. biz çek cumhuriyeti’ne sadece sparta prag-beşiktaş maçını seyretmek için değil; gençlik yıllarımızın en değer verdiğimiz futbol kahramanlarından panenka’yla röportaj yapmaya gitmiştik. bir başka ifadeyle, genç arkadaşımız yasin tuncer, bizi panenka’nın menajerine ulaştırmasaydı prag’a muhtemelen gitmeyecektik. işte karşımızda antonin panenka...
hiç penaltı kaçırdınız mı?
önemli maçlarda sadece bir penaltı kaçırdım. ama o kaçırdığım penaltının ardından ikinci penaltıyı gole çevirdim. maçı da farklı kazanmıştık.
rapid wien’de oynarken beşiktaş’a da 2 penaltı golünüz vardı.
hayır bir.
ama ben iki penaltı hatırlıyorum.
ceza sahası ihlali olduğu için penaltıyı iki kez attım. ama bir gol oldu haliyle.
genelde kalecilerin soluna atardınız, niye?
topa vurmadan muhakkak kalecinin hareketlerine bakar, vuruşumu ondan sonra yapardım. kalecinin sol tarafa gittiğini gördüğüm anda topu sağ tarafa son anda çevirirdim.
ama ben de birkaç tane penaltı kaçırdım. önemli maçlarda ise hiç kaçırmadım. tam penaltı anında seyirciler olağan üstü bir ses çıkarıyor, herkes sinirli ve telaşlı bir hal alıyor. ben onları hep gol atarak rahatlattım. iyi konsantre olduğum zamanlar hiç hata yapmadım.
ya o almanya’ya karşı attığın penaltı? bence dünyanın gördüğü en iyi penaltıydı o.
bence de! evet sonraları deneyenler oldu; ancak patenti bana ait (gülüyor). benden sonra kalenin ortası da tercih edilir oldu.
sepp maier’e o penaltıyı atmayı nasıl cesaret edebildin?
o zamanlar gençtim ve o cesareti kendimde buldum. şimdi yapabilir miyim, bilemiyorum. genellikle o dönemde sert penaltı tercih edilirdi. slop (topun dibine vurularak atılan) penaltıyı bende görüp öğrendiler.
bakarak mı, bakmadan mı attın o penaltıyı?
elbette maier’in uçtuğunu gördükten sonra topu yavaş şekilde kalenin ortasına gönderdim. o penaltı hünerli ayakların ve aklın eseriydi. yani ortada risk yoktu.
kaç golünüz var?
çoğu frikik ve penaltıdan olmak üzere 150 civarında herhalde.