ilk basımı 1993 yılında olan jupp derwall'ın "türkiye anıları" kitabından;
bir yıl sonra, 1986-87 sezonunda romanya'da creova'da oynanan uefa kupası maçında, taştan tribünlerde oturuyordum. aşağı yukarı 200 seyirci arasında soğuk ve kasvetli bir atmosferdi bu. takıma yakın olmak, etkide bulunabilmek gibi, bir antrenör için kutsal olan her şeyin yokluğunu çekiyordum ve bundan sonra "siyahlar giymiş" bir adama karşı saygıda asla kusur etmemeye yemin ettim. ben hakemleri almanya ve türkiye'de çok başka tanımıştım. antrenörlerin de, sporcuların da hakemlerle çoğunlukla çok iyi ve güven dolu ilişkileri vardı. herkes kendi konumunu doğru değerlendirmek isteğindeydi. kimse diğerine karşı üstünlüğünü kanıtlamak zorunda olduğu düşüncesine kapılmazdı. doğan babacan, talat tokat, sadık deda, özcan oal, yusuf namoğluı, hasan ceylan ve ihsan türe gibi başarılı, sevilen, ama aynı zamanda titiz, doğru ve gerçek bir sporcu ruhu taşıyan insanlar tarafından yetiştirilen, sağlam bir karakter ve spor duyarlılığıyla maçlara çıkan ve saygıyla anılan türk hakemlerini düşündüğümde, futbolun yine dürüstlük ve centilmenlikle oynanacağından emin oluyordum.
creova'daki maçı, savunmamızın iki akılsızca ve sorumsuzca hatası yüzünden 2-0 kaybettik. bunlar uluslararası maçlarda yapılmaması gereken ve bir sonraki maçta her zaman etkilerini gösteren hatalardı.
not: jupp derwall'in tribünde oturmasına sebep olan olay için;