torino - serbest irlanda teknik direktörü jack chariton,, mısır maçından sonra "böyte rakipilerden nefret ediyorum. ne oynuyorlar, ne de oynatıyorlar." demişti. acaba chariton dünkü iskoçya’yı izledi mi? eğer izlediyse neler düşündüğünü çok merak ediyorum, hemşehrileri hakkında. iskoçyalılar sert futbolları ile yıldırdılar brezilya'yı. daha oyunun başında 2 sarı kan gördüler. buna karşın sert futbollarını sürdürdüler. top rakiplerinde iken sert, ayaklarına geçtiklerinde ise uzun paslar. bu iskoçlar futbolu amerikan futbolu ile karıştırıyorlar galiba. bu anlayışla bir üst tura çıksalar ne yapacaklarını yapıyorlar. otomobilin peşinden havlayarak koşan köpeği bilirsiniz. sanki yakalasa ne yapacak? iskoçların çeyrek finale çıkma isteği de, bu futbolla bu örneği andırıyor.
brezilya da futbol olarak onlardan pek farklı değildi dün. sadece bilek yumuşaklığı nedeniyle birkaç göz okşayıcı pas yapabildi orta alanda. ama rakip kaelnin önüne geldiklerinde onlar da futbolu unuttular. brezilya'nın futbolda yenilenmesi, garanti oynaması buysa, yandı samba severler.
böyle giderse futbol alanında brezilya samba tarihe gömülür. 4 yıl brezilya'yı özleyip dünya şampiyonası'na koşanlar veya televizyonlarından izleyenler çok üzülür. brezilya sambasıız olmuyor. eğer lazaroni'nin "ağustos böceği ile karınca" hikâyesinden aldığı ders buysa, keşke hiç bu dersi almasaydı. hiç olmazsa futbolseverler yarı finale kadar futbola doyuyorlardı. sambayı unutmaya çalışan brezilya futbolu da unutur.