ilk basımı 1997 yılında olan bülent gürkan ve m. sait orhan'ın "trabzonspor efsanesi" kitabından;
ankara'da lig şampiyonu sıfatıyla, türkiye kupası sahibi galatasaray'la karşı karşıya geldi. bu, bir anlamda penaltılarla teslim ettiği kupanın erken rövanşı idi. cim bom'ları da, kupa finalinde penaltı kaçıran golcüsü hüseyin tok'un ilk yarım saate sığdırdığı 2 golle 2-1 deviren trabzonspor, tarihinin en büyük başarısına ulaşıyordu. sırasıyla türkiye ligi şampiyonluğu, başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı kupaları'nı kazanan trabzonspor, bu başdöndürücü başarısıyla yalnızca trabzonlu sporseverlerin değil, tüm türkiye'nin idolü olup çıktı. trabzonspor kulübü müzesi'ne 3 büyük kupayı taşıyan kadro tüm sporseverlerin dilindeydi artık. herkesin ezbere sayabildiği, şenol-turgay, necati, kadir, b. cemil, tuncay, a. yavuz, engin, ali kemal, hüseyin, ahmet'den oluşan kadro, bazı mevkilerde bir iki değişiklikle bu dev başarıları trabzon'a kazandırmıştı. şimdi ise sırada iç kulvarın yanısıra dış kulvardaki serüven vardı. çünkü trabzonspor, artık türk futbolu'nu avrupa'da, kıtanın kulüpler bazında en büyük yarışma alanı şampiyon kulüpler kupası'nda temsil edecekti.
trabzonspor tarihi'ndeki unutulmaz sezonda, ligde 36, kupada 14, cumhurbaşkanlığı kupası'nda 2 ve başbakanlık kupası'nda 2 olmak üzere toplam 84 gol üreten özyazıcı'nın öğrencileri, gollerin çoğunu ikinci yarıda atmıştı. başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı kupalarında gollerin tek imzası hüseyin tok'tu. bordo-mavililerin bu görkemli sezonunda lig ortalama dakikası 53.8 oldu. türkiye kupası'nda ise gol ortalama dakikası ise 59 idi, ki bu rakamlar ekibin kondisyon değeri için de önemli bir ipucu veriyordu.