fransız'lar bu defa çok favullu ve tekmeli bir oyun oynadılar
fransız takımile galatasaray - fenerbahçe muhteliti arasında dün dördüncü bir müsabaka daha yapıldı. bu müsabakada fransız’lar 1-3 mağlûp oldular.
fransız takımı, muhtelitin canlı ve gayretli oyunu karşısında bundan evvelki üç maçta olduğu gibi serbest ve hâkim bir oyun oynamak imkânını bulamamış ve nihayet mağlûp olmuştur.
bizim muhtelit, takviye edilmiş bir galatasaray takımı halinde şu şekilde sahaya çıktı: hüsamettin - bürhan, yaşar - suphi, nihat, kemal faruki - küçük necdet, alâettin, leblebi mehmet, büyük necdet, rebii.
maç esnasında takımda bazı tebeddüller olmuş, ikinci devrede bürhan’ın yerine tevfik oynamış, oyunun sonuna doğru, kemal faruki, büyük necdet’in yerine geçmiş, onun yerine de reşat girmiştir.
fransız takımı, bu defa bazı küçük tadilâtla sahaya gelmişti. kalede muhakkak ihtiyat kalecileri vardı. müsabakayı, istanbul futbol heyeti azasından nuri bey tam bir bitaraflıkla idare etmiştir.
dünkü maçta, fransız’ların kalesini ihtiyat kalecileri müdafaa ediyordu. fakat, muhakkak, tassin’den daha mahir olan bu ihtiyat kaleci, harikulâde bir oyun oynamış, tutulması imkânı olmıyan bir çok şutları büyük bir meharetle tutmuş, takımını hezimete uğramaktan kurtarmştır.
dünkü maçı görmeğe üç bin kadar seyirci gelmişti. bu son müsabakada bizim takımın galip geleceğini kimse tahmin etmiyordu. fakat, hakem başlama işaretini verir vermez bizim muhacimler topu kaptıkları gibi yıldırım sür'atile fransız kalesine indiler, soldan ortaya pas geldi ve leblebi mehmed’in sert bir şutile top fransız kalesinin ağlarına takıldı. oyuna başlanalı yarım dakika olmamıştı. buna rağmen bizim takım bir gol yapmış bulunuyordu. bu, takımın muvaffakiyetli bir maç yapacağına alâmetti. ilk dakikada yapılan bu gole, herkesten ziyade fransız’lar hayret ettiler. onlar, «nasıl olsa bugün de galip geleceğiz» ümidile sahaya çıkmışlardı. maamafih hayretleri çabuk geçti ve bütün hatlarile bizim kaleye taarruza başladılar. on dakika kadar sağdan ve soldan kuvvetli hücumlar yaptılar, bunların hiç birisi müsbet bir netice vermedi.
bizim müdafaa, bu fırtınayı atlattıktan sonra bilhassa sağ cenahtan hücuma başladık. fakat fransız müdafaasını bir türlü yarıp geçemiyorduk. bu sırada fransız’lar da mühim bir iki fırsat kaçırdılar, hatta bir defasında hüsamettin ile karşı karşıya kaldıkları halde gol yapamadılar.
yirminci dakikadan sonra oyun güzel, ahenktar ve mütekabil bir şekil aldı. evvelâ on dakika onlar bizi sıkıştırmışlardı. sonra on dakika biz onları sıkıştırmıştık. artık, hücumlar mütekabildi, top, yıldırım gibi hücumlarla kaleden kaleye gidip geliyor. herkes zevkli ve heyecanlı bir maç seyrediyordu. bu sırada güzel bir hücum yaptık. mehmed’in gayet kuvvetli bir şutunu fransız kalecisi ancak kornere atmakla kurtarabildi. kornerden gelen topu da fransız müdafilerinden biri el ile uzaklaştırdı. hakem, pek haklı olarak penaltı cezasını verdi. ve nihat ikinci golü bu suretle temin etti.
ikinci golden sonra oyunun sevk ve idaresi bizim çocukların ayaklarına geçti, meşhur sağ muavin şarvat bile, kemal faruki’nin önünde tepinip duruyor. kemal faruki’nin muavin hattında oynatılması çok isabetli olmuştu. bugün çok güzel oynıyan kemal, hem fransız akınlarını kesiyor, hem de bizim muhacimleri mükemmelen besliyordu. nihat, ortada gene mükemmel oynuyor, suphi de, kendine düşen vazifeyi ifa ediyordu. muavin hattının muvaffakiyetli oyunu, müdafilerin ve muhacimlerin işini kolaylaştırıyordu.
şimdi, hep bizim çocuklar hücum ediyor. muhacim hattı da, genç sağ açığın bazı pasları kaçırmasına rağmen güzel işliyor. 31 inci dakikada leblebi mehmet, sağ açığından güzel bir pas aldı, önüne çıkan fransız müdafiini de geçti ve top ayağında olduğu halde bütün hızı ile fransız kalesine yürürken, fransız müdafii arkadan geldi ve müthiş bir çelme takarak mehmed’i yere serdi. mehmet, muhakkak bir gol yapmak üzere idi ve bu hareketin cezası da bir penaltı idi. hakem, bu cezayı vermekte tereddüt bile etmedi, hatta fransız'lar topu kendileri penaltı yerine koydular. ve nihat üçüncü golü de bu suretle yaptı.
leblebi mehmet, o kadar şiddetli bir surette yere düşürülmüştü ki, muvakkat bir müddet için oyundan çıktı. kolundan yaralanmıştı, biraz sonra kolu bağlı olarak avdet etti.
bizim çocuklar artık tamamen açılmışlardı, hücum hücum üstüne ya kornere atmak suretile bu tazyikin önüne geçebiliyordu.
fransız kalecisi, bu kornerleri kurtarmak hususunda büyük meharetler ibraz etti. kırkıncı dakikadan kırk beşinci dakikaya kadar fransız kalesi önünde bir gol fırtınası esti durdu. fakat top bir türlü kaleye giremeden ilk devre bitti.
ikinci devre
bizim takım ikinci devreye çıkarken bürhan’ın yerinde tevfik vardı. fransız'lar sür’atle kalemize indiler, bu akını kornerle durdurabildik.
fransız’lar, üç sıfır vaziyetini ıslah edebilmek için bütün canlarını dişlerine takmışlardı. oyun hem seri, hem de sert bir şekil almıştı. nihayet altıncı dakikada bizim müdafaanın bir hatası, fransız sağiçinin bir gol yapmasına imkân verdi; direğe vuran top sıçrıyarak bizim kaleye girdi. ikinci bir fransız hücumunu da kornere atarak kurtardık.
oyun artık tam kıvamını bulmuştu. maamafih misafir takımın, mağlûbiyetin verdiği asabiyetten mütevellit çok sert hareketleri işi çığrından çıkaracak bir mahiyet alıyordu. galatasaray'ın sert oynadığından şikâyet edenler ve bu hususta spor mecmualarına acı acı şikâyet ve beyanatta bulunanlar, şimdi asıl favullu oyuna başlamışlardı. artık tekmelerin, nizamsız çarpmaların haddi hesabı yoktu.
oyun bu şekli aldıktan sonra ve biz 1-3 galip vaziyette bulunurken, bilmeyiz kimin aklına esti, kemal faruki’yi soliçe aldılar, necdet’i çıkardılar ve sol muavin mevkiine de reşad’ı getirdiler. bu hareketin neticesi, muavin hattının zayıflaması suretinde tecelli etti. maamafih oyunun sür’ati devam ediyordu. bu aralık, fransız kalecisi, harikulâde bir kurtarış yaparak muhakkak bir gole mâni oldu. ve hemen akabinde bizim kaleye koner oldu, biz de muhakkak bir gol kurtardık. top tekrar fransız kalesine gitti ve ihtiyat fransız kalecisi ikinci bir marifet ve meharetle bunu da tuttu.
bu arada meşhur şarvat, yaradana güvenerek kemal faruki’ye çıfte bir tekme vurdu; kemal da herife iki tokat aşketti. neticede hakem, kemal’i oyundan çıkardı. bizim takımın on kişi kalması, fransız’lara büyük ümitler vermişti. maamafih, müdafaamız, yaşar ve tevfik fransız akınlarını durdurmakta büyük bir liyakat gösterdiler. uzun vuruşlarla müdafaamızdan uzaklaşan top, muhacimlerimizin ayağına geçer geçmez derakap münferit akınlar yapıyoruz, fakat dört kişilik muhacim hattı gol atamıyor.
fransız’lar gol atamadıkça sinirleniyorlar ve sinirlendikçe de işi tekme, çelme ve favule döküyorlar. nitekim kırkıncı dakikada mehmed’e gene müthiş bir tekme vurdular, çocuğu ikinci defa dışarı çıkarmağa mecbur ettiler. yerine necdet girdi.
oyunun son dakikalarında gene bizim muhacimler fransız kalesi önlerinde dolaşıyorlardı. maamafih gol olmadı ve oyun 3-1 galibiyetimizle hitam buldu.