fransız müdafilerinden meres, galatasaray’ın oyunu için cesur ve fedakâr tam bir amatör oyunudur diyor
galatasaray - rasing maçı çok seri ve hayli sert oldu. maamafih iki oyuncunun yaralanmış olmasına rağmen, bu maçta sertliği nisbetinde favul yapılmamıştır. futbol, daha ziyade sert oynanan bir oyundur; fakat sert oyunla favullü ve tekmeli oyunu birbirine karıştırmamak lâzımdır. avusturya’lılar müstesna, başta ingiliz’ler olmak üzere, hemen bütün avrupa oyuncuları atılgan ve sert bir oyun oynarlar.
galatasaray - rasing maçı da işte bu suretle bir hayli sert oynandı. maçın akabinde, bir spor muharriri, fransız’lara oyun hakkındaki intibalarını sormuş. böyle çetin bir maçtan yeni çıkan ve hâlâ mücadelenin tesir ve heyecanı içinde bulunan oyuncuların hissiyatı daima mübalâğalı olur. fransız oyuncular, tabiî, o heyecan anında, maçın, fener maçına nazaran sert olmasından galatasaray’ı mes’ul tutmak istemişler. esasen bir galatasaray düşmanı olmakla maruf bulunan muharrir de fransız’ların bütün intibalarını sıralamış, bitaraf olmak için bir de galatasaray’lılara fikirlerini sorması ve onları da yazması lâzım iken bu ciheti atlamış. gerçi, maç sert oynanmıştır; fakat iki taraf ta, tekme, yumruk, çelme gibi favulleri pek az yapmışlardır. acaba maç neden böyle sert oldu? bundan yalnız galatasaray mı mes'uldür?
evvelâ, fransız’lar geldikleri gündenberi söylüyorlardı: birinci maçta binnisbe ağır, ikincide daha seri ve sert, üçüncüde azamî kuvvetimizle oynıyacağız.
galebe ümit ederken fener’in güzel oyunu karşısında berabere kalınca, ağır ve müsamahakâr oynıyan vehab’ı takımdan çıkarmak suretile ikinci maçta daha seri ve sert oynamak kararlarını teyit ettiler. sonra, bir çok hücumlarını kâh ofsayt, kâh favul diye durduran hakem mr. allen'i de istemediler.
ikinci maçta, gene berabere kalmak gibi, bir vaziyete düşmemek için de daha canlı ve sert oynamağa başladılar. bu oyun değişikliği, daha müsabakanın birinci dakikasında görüldü. hakem mr. pengnam da ingiliz oyun sistemini takip ediyordu. onun için sert oyuna müsaade etti. galatasaray’lılar da esasen, daima sert ve atılgan oynarlar, binaenaleyh oyun da tabiatile sert bir cereyan takip etti. maçların sertliği ve yumuşaklığı üzerinde iki mühim âmil vardır: biri oyuncuların haleti ruhiyesi, diğeri de hakemin idaresi...
ikinci maçın sert oynanmasında bu iki âmilin ikisi de mevcuttu. fransız’lar, tekrar berabere kalmamak veya yenilmemek, mutlaka galip gelmek istiyorlar, galatasaray’lılar da takımlarının zayıf olması itibarile mağlûp olmamak için çalışıyorlardı. eğer galatasaray gevşek bir oyun oynasaydı fransız’ların şedit oyunu karşısında inhizama uğrardı. bu itibarla oyun sertleşmeğe müsait idi. hakem de ingiliz oyununa benziyen bu oyun tarzını münasip görünce maç şiddetli oldu. fakat tekrar ediyoruz ki bu sertliğe rağmen favul az olmuş, tekme, yumruk, kavga gibi çirkinlikler olmamıştır. fransız oyuncuların henüz alınlarından o çetin maçın terleri akarken söyledikleri sözlerde, tam bir hakikat aramak abestir.
koyduğumuz resim, onların atletik mezayaları itibarile sertlikte galatasary’lıların ne kadar fevkine çıktıklarını gösteren inkâr kabul etmez bir vesikadır.
fransız’ların sol müdafii meres, galatasary’ın oyunu için,, dün, aynen şöyle demiştir:
« — galatasaray’ın oyunu tam kolej oyunudur. bu oyun, tam ve temiz bir amatör oyunundan başka bir şey değildi. amatör oyununun vasfı mümeyyizi böyle fedakâr ve cesur oynamaktır. galatasaray’lılar, muhacim hattının bilhassa merkezin zayıflığından neticeyi daha iyi bir şekle sokamadılar. fakat bize de daha iyi bir netice aldırtmadılar.»
görülüyor ki fransız’lar da maçın ilk heyecanı geçtikten sonra, o sert oyunu tabiî bulmuşlardır.