tahkikatımızı tamamlamak üzere maçların organizatörü vaziyetinde olan (olimpiyat) mecmuası sahiplerinden bir zatın da fikrini sorduk, şu cevabı aldık:
«— federasyon bu maçların organizasyonunu bize bıraktı. organizasyonların daima kârla neticelenmediğini bittecrübe bildiğimiz halde, maksadı intişarımız spora hizmet olduğundan, kâr ve zararı göze alarak bu işi kabul ettik. nitekim slavya maçlarında dört yüz liraya yakın zarar etmiştik. maamafih hiç kimsenin kâr beklemeden bir işe girmesi kârı akıl değildir.
yapmak güç, yıkmak kolaydır. biz, için gücünü başarabilirsek iftihar ederiz, mıntaka ise kolayını bile yapabilirse öğünsün.
macar takımının b millî takımı olmadığına gelince, bu hususta uzun uzadıya isbatı müddeaya bile lüzum yoktur. kendi federasyonumuzun sözü bile, bizce her türlü vesikadan üstündür.
yalnız en mühim mes’ele şudur: mıntaka federasyonu yalancılıkla itham etmiştir. birisine yalancı demekle olmaz. fakat aksi isbat edilince itham edenin yalancılığı sabit olur. binaenaleyh federasyon aksini isbat edince, düşeceği vaziyeti mıntaka düşünsün. maamafih mıntakada biraz aklı selim olsaydı milli takımımızı yenen bir takımın lâalettayin bir takım olduğunu iddia küçüklüğüne düşmezdi.
mıntaka aleyhine ikamei dava edip etmiyeceğimize gelince, bu cihet macar’lar gittikten sonra düşüneceğimiz bir noktadır. maamafih, yaptığı hareketle efkâri umumiye muvacehesinde düşeceği vaziyet bile mıntaka için kâfi bir ceza olabilir.»