27 teşrinievvel (ekim) 1930 tarihli cumhuriyetten;
var ol, galatasaray
galatasaray, yunan takımını 5-1 mağlûp etti
sarı - kırmızı, dün bir azim ve fedekârlık harikası yaratarak muzaffer oldu
stadyom yavaş yavaş doluyor, kapıların önünde geçilmez bir kalabalık sıra bekliyor. saat üçe yaklaştıkça herkeste bir asabiyet... sahanın biraz çamurlu ve istanbul şampiyonu fener’in iki ikiye berabere kalmış olması, galatasaray’ın kemal şefik gibi en iyi bir muhaciminden ve suphi gibi en canla başla oynıyan bir müdafiinden mahrum bulunması şüpheler uyandırarak bu asabiyeti arttırıyor. galatasaray takımının nasıl çıkacağının belli olmaması da ayrıca bir merak ve endişe menbaı. sağda solda şu sözler işitiliyor:
— acaba mithat ankara’dan gelebildi mi?
— kemal faruki oynıyacak mı?
— ah, kemal şefik’in oynamasına maarif müsadde etseydi...
— fener yenemedi, galatasaray yenebilecek mi?
nihayet, alkışlar arasında evvelâ yunan'lılar sahaya çıktılar. her iki tarafı:
— zito!
diye bağırarak alkışladılar. arkasından galatasaray’lılar çıktı, alkışlar. «yaşa galatasaray!» ve «dayan galatasaray!» nidaları...
dün akşam ankara’ya hareket eden galatasaray izcileri, sol tiribünün nihayetinde toplanmışlar, galatasara sahaya girince hep birden ayağa kalktılar.
— re! re! re! galatasaray, galatasaray! diye ağabeylerini selâmladılar.
kulüp rüesası, kısa birer nutuk söylediler, bayraklar teati edildi. yunan’lılar:
— zito! diye galatasarayı, galatasaray'lılar da keskin:
— şa!
nidalarile yunan’lıları selâmladılar.
hakem: istanbul futbol heyeti reisi altınordudan hamdi emin bey,
yan hakemi: türkiye idman ittifakları cemiyeti ikinci reisi hilâl kulübünden fethi tahsin bey,
diğer yan hakemi: pera kulübünün müdafilerinden bir rum.
takımlar karşı karşıya
yunan takımı, gene geçen defaki şekilde, fener'le oynarken birinci devrede sakatlanıp çıkan sol müdafileri meşhur ditopulo da takımda dahil.
herkesin gözü galatasaray takımında.. sarı - kırmızılılar bugün çıkarabilecekleri en kuvvetli takım halinde ve şu şekilde diziliyorlar:
avni vahyi, bürhan mitat, nihat, muammer rebii, lâtif, necdet, kemal faruki, küçük celâl.
ihtiyatlar: kaleci ömer ile hüseyin, rifat, niyazi.
saat 3,20 de maç başladı. aris'liler, rüzgârı arkalarına almışlar, öyle oynuyorlar. esasen hava kapalı, güneş yok!
galatasaray büyük bir azim ve gayretle hemen hücuma geçiyor ve daha ilk hücumda ve ilk dakikada lâtif kaleci ile karşı karşıya kalıyor. sağ köşeye şutu basıyor. fakat top dışarda.
bu ani hücum aris’i biraz şaşırtıyor.
galatasaray'ın ilk golü!
galatasaray tekrar hücumda. sol taraf mükemmel işliyor. beşinci dakikada sol cenahın enfes bir akını lâtif’in demir gibi bir şutu. gözlüklü kaleci gözünü açmıya bile vakit bulmadan top ağlarda..
alkış, sevinç!
— bravo galatasaray! feryatları.
galatasaray izcileri hep birden ayakta:
— re! re! re! galatasaray, galatasaray!
galatasaray'ın ikinci golü
yunan’lılar biraz hayrette... fakat hemen kendilerini topluyorlar. oyun başlıyor. galatasaray gene hücumda! sol cenah gene hücum üstüne hücum yapıyor. sağ tarafta küçük celâl, bütün gayretile oynuyor. kemal faruki, pek solgun ve biraz da yorgun görünüyor... şimdi bütün muhacim hattı hücumda... top aris kalesi önünde... sağdan gelen bir topu lâtif mükemmel bir sıçrayış ve kafa vuruşile kaleye tıkıyor.
ayni alkışlar, ayni sevinçler, galatasaray izcilerinin ayni tempolu galatasaray selâmı.
aris’in birinci ve sonuncu golü!
yunan'lılar biraz şaşırdılar. çünkü daha on dakika olmadan iki gol yemişlerdi. kendilerini topladılar, gayretle oynamağa başladılar.
galatasaray, şimdi ilk mütemadi ve mütevali hücumlardan yorulmuş gibi biraz mütereddit oynuyor. bir yanlış karar topu sağdan yunan'lılara kaptırdı. kale önünde bir kargaşalıkta sol açıkları topu güzel bir şutla attı. g. s. mudafilerinden biri lüzumsuz ayağını kaldırarak kaleci avni’nin topu tutmasına mâni oldu. gol.
sağ tiribüne dolmuş olan rum'larla o tribünün karşısındaki duhuliye yerindeki rum'lar şiddetle alkışlıyorlar. başka yerlerden de alkışlıyanlar var.
galatasaray'ın üçüncü golü ..
oyun başlıyor. galatasaray muhacimleri gene hücumda... yunan’lıların müdafaası çalışıyor. muhacimleri de gayrette amma galatasaray müdafaası göz açtırmıyor. ayağına kramp girmiş olmasına rağmen başta nihat olmak üzere, bütün müdafaa mükemmelen uğraşıyor, hücum hattını takviye ediyor. bu sırada merkez muhacim, necdet, topu kapmış ilerliyor, kısa bir çalım ve otuz metreden âni, seri, yıldırım gibi bir şutla topu ağlara takıyor.
gol o kadar güzel ki bütün stadyom alkıştan inliyor. aferin küçük necde’te! yunan'lılar için mağlûbiyet yüz göstermişti. azami gayreti sarfetmek lâzım geldiğini anladılar ve bir çok hücumlar yaptılar. fakat galatasaray müdafaası aşılmaz bir dalga kıran gibi orada...
bu sırada g. s. hücum hattında biraz anlaşamamazlık peyda oluyor. bu suretle bir iki çok güzel fırsat kaçıyor.
nihayet birinci devre şöyle bitiyor: galatasaray: 3. aris: 1
ikinci devre
ikinci devrede, galatasaray, eline geçen zafer perisini kaçırmamak, yunan’lılar da beraberliği temin etmek için bütün gayretlerini sarfederek oynamağa başladılar.şimdi kuvvetler, tam bir tesavi arzediyordu. hücumlar, müdafaalar, mukabil hücumlar tevali ediyor.
halk, heyecan fakat neş’eli bir heyecan içinde maçı seyrediyor.
sakatlananlar!
epey müddet vaziyette tebeddül yok. bu esnada kemal faruki çıkıyor, yerine rifat giriyor. ayni zamanda bir çarpışma esnasında vahyi’nin alnı patlıyor, kan içinde çıkıyor. yerine niyazi giriyor.
yunan'lılar, oyunu sertleştirmeğe ve favul yapmağa başlıyorlar. kaleci avni bir çelme ile tehlikeli surette yuvarlanıyor. yerine ömer geçiyor. fakat bir dakika sonra avni tekrar alkışlar arasında yerini alıyor.
vahyi’nin yarasını sarmışlar. o da tekrar alkışlar arasında yerine geliyor. yunan kalecisi de bir çarpışma esnasında kısa bir baygınlık geçiriyor. oyun hayli sert; fakat kırıcı değildir.
galatataray'ın dördüncü golü
bu arada rifat topu kapıyor, necdet'e veriyor. o da sert bir şütle kaleye dayanıyor. gözlüklü kaleci kendini yere atıyor, fakat top, şütün sertliğinden göğsünün altından geçiyor. zavallı kaleci öyle meyus ki kederinden yerde çırpınıyor ve ağlıyor.
dördüncü gol! alkışlar!
maç devam ediyor. yunan'lılarda nefes kabiliyeti daha fazla, fakat galatasaray'lılarda fedakârlık azami haddinde, öyle canla başla, öyle fedakârane, öyle azimle oynuyorlar ki...
yunan'lılar bir kaç münferit yarma ve eşape yapıyorlar. fakat g. s. müdafaası her an vazife başında.
aris sağ açığı muhakkak bir golü acelesinden ve asabiyetinden dışarı kaçırıyor. bir tanesini de muammer tam zamanında kurtarıyor.
galatasaray'ın beşinci golü
izmir'li vahyi’nin başı tekrar kanıyor. yüzü kan içinde olduğu halde gene oynuyor, hem de ne canla başla oynuyor. yanında, bürhan harikulâde güzel, önünde mitat azim ve inadın timsali halinde uğraşıyor.
galatasaray fener’in intikamını almağa azmetmiş... oyunun bitmesine altı, yedi dakika var. yunan hücumları karşısında galatasaray çok mahirane bir müdafaa oyunu oynuyor, fakat muhacimler her an taarruza hazır! genç rifat fevkalâde uğraşıyor. sol tarafta rebii tehlikeler icat ediyor, fakat oynadığı yer çamurlu, gol vaziyetine girdiği halde atamıyor.
galatasaray’ın bu son hücumları arasında yunan'lılar, bir golü kornere atarak kurtarıyorlar. rebii mükemmel bir korner atıyor. kaleci daha kıpırdamadan rifat, fevkalâde bir sıçrayışla topu ağlara takıyor.
şiddetli alkışlar beşinci golü selâmlıyor.
aris’in son bir hücumu, galatasaray’a bir korner. sol açık mükemmel ortalıyor, fakat avni daha mükemmel bir kapanışla kalesini kurtarıyor.
galataray’ın son hücumu, kale önüne dayanıyor, herkes altıncı golü ayakta görmeğe hazırlanıyor. fakat uzun bir düdük... maç bitti.
galatasaray’ın harikulâde azmi ve fedakârlığı, türk futboluna, yunan'lılara karşı ilk zaferi kazandırmıştı; hem de ne güzel zafer!
var ol galatasaray!
*
galatasaray’ın bütün oyuncularını ve takımı böyle kuvvetli bir şekilde tertibe muvaffak olan futbol başkaptanı yusuf ziya beyi bu güzel zaferden dolayı tebrik ederiz.
*
dün stadyomdan çıktıkları zaman, aris takımı oyuncularını rumlar, cuma günü yaptıkları gibi, alkışlamağa lüzum görmediler. buna mukabil, halk, maçın galiplerini alkışladı.