ikinci devrede çok seri ve canlı oynıyan takımımız, arka arkaya iki gol yaparak maçı kazandı
viyana ve istanbul muhtelitleri dün tekrar karşılaştılar, bu defa misafirler 1-2 mağlûp oldular. ikinci maçın neticesi sadece istanbul muhtelitinin bir galebesi değil, ayni zamanda gençliğin ve atılgan oyunun bir zaferidir.
günlerdenberi bu sütunlarda müdafaa ettiğimiz noktai nazarın, yapılmasını tavsiye eylediğimiz şeklin ne kadar muvafık olduğu dün beş binden fazla bir seyirci kütlesi huzurunda sabit oldu.
istanbul muhteliti hazırlanmağa başladığı andan itibaren her antrenman maçından sonra bu sütunlarda fikirlerimizi söyledik, takımın, bilhassa muhacim hattının daha genç ve atılgan anasırdan mürekkep olması lüzumunu ileri sürdük. tamamile bitaraf ve iyi bir görüş ve tetkike istinat eden bu fikirlerimiz, bir çoklarınca, bilhassa her şeyi kendi renklerile gören bazı gazeteci arkadaşlarımızca fena telâkki edildi, tarafgirlikle, bir şey bilmemekle ittiham edildik. bu manasız tarizlere o vakit te cevap vermek mümkündü. biz bunu yapmadık, noktai nazarımızın ne kadar doğru olduğunu hadiselerin isbat etmesini bekledik.
viyana - istanbul muhtelitleri ilk maçını yaptı. bu ilk müsabaka için tertip edilen takımda şöhreti sabıkalara da yer verilmişti. biz, hiç bir şey söylemeden takıma muvaffakiyet temenni ettik. fakat, muvaffakiyet sadece temenni ile kazanılan bir şey olmadığı için bu mümkün olamadı. meşhur oyuncular, iki şüt kralları, viyana’lıların karşısında hiç bir şey yapamıyarak mağlûp oldular. çünkü atılgan ve canlı bir takım karşısında da oynıyabilecek cevaliyeti kaybetmişlerdi. o maçta yanılan bir tek sayı da penaltıdan, meşhur olmıyan bir müdafaa oyuncusunun ayağile yapılmıştır.
ilk maç hakkında acı tenkidatta bulunduk. önümüzde ikinci bir fırsat daha olduğunu, bunu olsun kazanmak için artık takımda daha ziyade genç ve atılgan oyunculara yer verilmesini tavsiye ettik. futbol hey'eti de bu tavsiyelerimizi kabul etti ve takıma yeni bir şekil vererek dünkü güzel muvaffakiyetin kazanılmasında âmil oldu.
dün stadyomda gene beş bin kadar seyirci vardı. cuma günkü mağlûbiyet bütün spor meraklılarını muztarip etmişti. herkes bugün çıkacak takımın şeklini öğrenmek istiyor, fakat takımın hakli kadrosuna kimse bilmiyordu. bu şekil ancak takımlar sahaya çıktıktan sonra anlaşıldı. istanbal muhtelitinin muhcim hattı genç ve atılgan anasırdan müteşekkildi.
misafirlerimiz bu müsabakayı kazanacaklarından emin ediler. cuma günkü muhacim hattı onlara çok şeyler vadetmişti. sonra sahaya alışmışlar, bizi öğrenmişlerdi.
müsabakayı gene m. mavro idare etti. acaba genç muhacimler ne yapacaktı? herkes merakla bunu bekliyordu.
muhacimlerimiz seri akınlarla viyana kalesine sarkmağa başladılar. ilk dakikada viyana'lılr korner, tekrar korner, bir daha korner. üçüncüsünde topu uzak laştırdılar. muhacimlerimizin sol taraftan akın yaptıklarını görüyoruz. fikret çok güzel oynuyordu. viyana kalesi tehlike geçiriyor, güzel bir iki şüt, biri dışarı gidiyor, diğerini kaleciler tutuyor. viya na müdafaası genç ve atılgan oyuncuları tevkif etmek için çok gayret sarf ediyor. bu vaziyet onuncu dakikaya kadar devam ediyor fakat gol yapamıyoruz.
biraz sonra viyana'lıların akın yaptıklarını görüyoruz. fakat müdafaada oynıyan oyuncular o kadar iyi ki bu akınlar ters yüzene geri dönüyor. dakikalar ilerliyor, vaziyet, iki taraflı hücum şeklini almış, bilâ netice devam ediyor. bir aralık bizi epey sıkıstırdılarsa da müdafaamız meydan vermedi. viyana kalesi önünde bir iki fırsat daha kaçtı. viyana'lılar sağ cenahlarından bir iki hücum daha yapıyorlar, hiç bir tarafta netice yok. ilk devre bitiyor. sona doğru onlar hâkim oynadılar.
birinci devrenin başlangıcında kemal faruki ile rebii bir kaç top kaçırır kaçırmaz duhuliye tarafındaki seyircilerden birkaç muhakemesiz bağırmağa başladılar:«çık dışarı, çık dışarı!»sanki bu çocuklar takıma cebren girmişlerdi. bilhassa kemal faruki, muhtelitin hiç bir ekzersizine çağırılmamış olduğu ve idmanı noksan bulunduğu halde dün sabah vaki olan davete icabet ve fedakârlık ederek oyunuyordu. oyuncularımızı teşyi edeceklerine tehzil ve hatta tahkir edenlerin yaptıkları çok manasızdı. bahusus maç berabere cereyan edip dururken... nitekim hariçten bir kaç münasebetsizin bu tecavüzleri bilhassa rebii'yi fazla müteessir etti , maneviyatını kırdı, fena oynamağa başladı.
ikinci devre
ikinci devrede takımımız daha canla başla ve daha büyük bir yenmek azmile oyuna başladı. genç atılgan ve cesur oyuncuların faikiyeti meydana çıkıyordu. kemal faruki, her hücumda bomba gibi kalecinin üstüne fırlıyordu. hücum hattı sağ açık müstesna, cevval ve ateşli hücumlara başladı. merkez muhacim, bir defasında kaleci ile çarpıştı, sert bir şut çekti, viyana'lıların herkül gibi kalecisi topu tuttu.
çok geçmeden kemal faruki fikret'ten aldığı bir pası şimşek gibi seri bir şütle viyana'lıların ağlarına taktı. avusturya takımı şaşırmıştı.
birinci golden bir buçuk dakika geçmeden rebii kısa çalımlarla sağ hafı ve ikinci bir herkül olan sağ beki atladı. sağ köşeye doğru ani ve mükemmel bir şüt!.. top gene ağlarda. kırmızı gömlekli iri kaleci şaşa kaldı. stadyom alkış ve sevinçten yıkılıyor, kemal faruki ile rebii, yalnız viyana müdafaasını mağlûp etmemişler, demin kendilerini sahadan kovacak kadar azgınlık eden bir kaç mütecaviz seyircinin de ağızlarını tıkamışlardı.
bütün stadyomu inleten heyecan içinde viyana'lılar beş altı dakika fena halde şaşırdılar. fakat biraz sonra kendileirni topladılar. canalrını dişlerine takarak çalışmağa başladılar. bu esnada, sol için ayağı ile yegâne gollerini de yaptılar. bu esnada viyana sol içi topla beraber kaleciye de bir tekme vurmuş onu yaralamıştı. osman çıktı, rıza girdi. viyana'lılar şimdi fevkalbeşer bir gayret gösteriyorlar, hiç olmazsa beraberliği temin etmeğe uğraşıyorlardı. kıymetli müdafilerimiz mükemmel oyunlarile bana imkân vermedi ve oyun hücumlarımız arasında 2-1 galibiyetimizle nihayet buldu. ikinci devrede takım çok güzel ve canlı bir oyun oynamıştır. biraz evvel oyunculara hakaretle bağıranlar şimdi bunları omuzlarda taşıyorlardı.
dün bu muvaffakiyetin temininde müdafilerimiz çok mühim bir rol oynamıştır. bilhassa mithat, en tehlikeli, en ümitsiz vaziyetleri ıslah etmiştir. nihat başlı başına bir takım halinde mükemmel bir oyun oynadı. sol açık fikret en iyi sol açığımız olduğunu dün isbat etmiş, çok güzel ve kıymetli paslar vermiştir. alâettin de iyi oynadı, kaleci osman mükemmel bir iki kurtarış yapmışsa da müdafaanın mükemmeliyeti karşısında kendisine fazla iş düşmemiştir. muhtelit takımı bu muvaffakiyetinden dolayı tebrik ederiz.
gazetemiz tarafından hu müsabakalar için vazedilen kupa devre arasında erkânı tahririyemizden abidln daver b. tarafından misafirlerimize hediye edilmiş, madalyalar da dünkü zaferi kazanan futbolcularımıza verilmiştir.