ankara - bozkırın göbeğinde, dehşetli bir hızla betonlaşan ankara, başkent oluşun keyiflerinden birini de cumhurbaşkanlığı finalini oynatmakla sürdürüyor. gökyüzünden güneşin, çevreden betonun ısısının yansıdığı futbol alanında son kupa finali gerçekten nitelikli ve dönem dönem heyecanlıydı. ancak bu sıcakta bu çocukları zorlamanın gereği de olmamalı.
beşiktaş karşısında sürekli yenik ayrılan fenerbahçe, değişik bir oyun düzeni kurup, kalabalık orta alanda, oğuz'un şefliğinde, ayağına gelen toplan tek pas oynayan hakan’la, özellikle ilk yarıda oyunu alıp götürdüler. sürekli eleştirdiğimiz, “schumacher, rıdvan yok" özrünün arkasına saklanan veselinoviç, bu sonuca ve bu sonucu getiren futbola ne diyecektir? kaybedilen zamana acımamak elde değil.
şampiyonluk kutlamalarının yorgunluğundaki beşiktaş savunması, fenerbahçe iki farklı öne geçtiğinde, daha toparlanamamıştı bile. ilk golde, kadir, mehmet ve ulvi üçlüsünün hakan’a armağan ettikleri top, ikinci golde şenol'un baskıyı kaybetmesi ve üçüncü golde, oğuz’un 20-25 metrelik slalomunu seyredişleri, sonlarını da hazırladı. rıza’nın orta alanda olmayışı, şenol’u, mehmet’i, parkta babalarını kaybetmiş çocuklara çevirdi. evet rıza orta alanda olmayınca, makinenin düzeni bozulup kupanın gidişine de neden oldu. fenerbahçe, oyunuyla hak ettiği kupayı beşiktaş'ı yenerek alırken, tılsımı da bozuyordu.