tam 19 gün devam eden ve ingiltere'nin şampiyonları ile sonuçlanan 1966 dünya kupasının ardından gördüklerimizi bir süzgeçten geçirip özellikle türk futbolu için yararlı olacağını sandığımız düşüncelerimizi burada açıklamak isteriz.
1966 dünya kupasının futbol kalitesi 1954 ve 1958'e oranla yüksek olmamakla beraber, gördüklerimiz ve dinlediklerimiz bizim için gerçekten çok faydalı olmuştur.
bir kere şu husus iyice bellenmelidir ki; bugün modern futbolda artık mevki mefhumu kalmamıştır. yani; eusebio santrfor, beckenbauer sağ haf veya sol bek schnellinger gibi tâbirler anlamsız hale gelmiş ve daha çek sahayı en iyi şekilde doldurma, yayılma ve topa en kısa zamanda müdahale gibi hususlar prensip halini almıştır. kısacası, bugünkü futbolda mevkiler kalkmış ve dizilişler ön plâna geçmiştir. nitekim maçlardan önce takımlar anons edilirken sadece numaraları ile oyuncuların adları söylenmiş, mevkileri ise belirtilmemiştir.
bütün bunların yanında 10 yıl önceki futbolda hâkim olan futbol tekniği bugün için yerini öncelikle sürate, enerjiye, kısacası fizik kondüsyona bırakmıştır. bugün artık sahalarda 90 dakika durmadan koşacak oyunculara ihtiyaç vardır. bunun için de bir futbolcunun kendisine ne derece iyi bakmasının gerektiğini bir kere daha burada anlatmak yersiz olur.
dünya kupasında futboldaki bu yenilikleri gördükten sonra türk futbolunun kaderini elinde tutan teknik adamlarımızdan ancak birkaçının kupa maçlarını izlediğini görmek bizi fazlasiyle üzmüştür. gönül arzu ederdi ki; tanıdığımız, bildiğimiz antrenörlerin pek çoğu gelsinler bu maçları seyretsinler ve dönüşlerinde hiç olmazsa oyuncularına dünya futbolunun yeniliklerinden bahsedebilsinler. ama düşünün ki, trabzon’dan bir futbol meraklısı kalkıyor taa londra’ya geliyor da lâf açıldığı vakit mangalda kül bırakmayan ve otorite geçinen birçok futbol adamımız kılını dahi kıpırdatmıyor.
bu kimseler dünya futbolundan konuştukları vakit nelerden bahsedeceklerdir çok merak ederim doğrusu.. zaten türk futbolü böyle düşünen kişilerin eline teslim edildiği içindir ki. yıllar yılı hiçbir ilerleme kaydedememis ve hattâ eski mevkiinde bile kalamamıştır. 1954 yılı dünya kupasında 7-0 yendiğimiz kore bugün o derece tanınmıyacak hale gelmiştir ki, mağrur italyanları elediği gibi portekiz çapında bir takıma 23 dakika içinde üç gol atmayı başarmıştır. düşünün bir kere, bu takım futbolu o kadar iyi benimsemiş ki, 3-0 dan sonra defans yapabileceği halde bunu yapmamış ve arkasından beş gol yemistir. kore'nin bence beş gol yemesi önemli değildir. önemli olan konu, kore'nin modern futbol ilkelerini tam anlamiyle benimseyip bu oyunun gol yememek değil gol atmak oyunu olduğunu anlamasıdır.
sunu üzülerek belirtmeliyiz ki, dünya kupasına katılan takımlar içinde meksika bile kollektif futbol anlayışına uygun olarak oynamış ve kendi çapına göre takdir toplamıştır.
ama bugün için biz futbolumuzu bu takımların hiçbiri ile mukayese edemeyiz ve bunu ettiğimiz gün gülünç duruma düşeriz. bizim de bu olgunluğa erişebilmemiz için mutlak surette bu akımın içine girmemiz gerekir.