75 gündür ligde 3 puanı bir arada göremeyen g.saray d.bakır'da 2 puan daha bırakıp taraftarlarını yine üzdü.
yaşar yalçın
fırtınalı bir devre arasından sonra diyarbakır'da ikinci yarıya "merhaba" dedi galatasaray.. rakip zorluydu, kendi sahasında puan alınması güç bir takımdı. galatasaray ise hakan şükür, hakan ünsal, bülent, frank de boer, arif, baliç, abdullah, hasan şaş, berkant gibi sezon başında "star" olarak adları ilk sayılan futbolculardan yoksun çıkmıştı sahaya.. türkiye'nin çoğu yerinde kar-tipi-fırtına yüzünden insanlar evlerine mahkum olmuşken diyarbakır'daki hava futbol oynamak için elverişliydi. ama elverişli gibi görünüp de aslen berbat olan zemin iyi futbol için en önemli engeldi.. maça evsahibi diyarbakır çok hızlı başladı. özellikle sağ kanattan yüklenen sakıp özberk'in öğrencileri ilk 15 dakika galatasaray'ın sahasından çıkmasına, atak geliştirmesine ve şut çekmesine bile olanak tanımadılar. 15. dakikadan sonra galatasaray orta saha hakimiyitine eline geçiren cimbom yine de kale önünde pozisyon üretemiyordu. suat'ın uzaktan şutuyla rakip kaleye ilk gol girişimini 25. dakikada yapan galatasaray 30. dakikadan itibaren oyunun üstünlüğünü yine diyarbakır'a bıraktı. bakadal ve jupi'nin hareketli oyunlarına serdar da eklenince evsahibi takım galatasaray'ın zaten zayıf olan sol kanadına iyice yerleşti. ama diyarbakır'ın da kale önündeki etkisi galatasaray'dan fazla olmayınca gol ve gol pozisyonu olmayan dakikalar sürdü. 38'de petre'nin dokunamadığı orta, 2 dakika sonra bratu'nun savunmanın arkasına sarktığı pozisyonda yerde kalışı oyunu hareketlendirdi. 43. dakikada ilk yarının en önemli pozisyonunu diyarbakır harcadı. sol kanattan murat hacıoğlu'nun yerden ortasını tüm savunma seyretti. bakadal kaygan zeminde çok kötü vurunca top kalenin 2 metre solundan dışarı çıktı. bir dakika sonra sol çarprazdan serdar'ın nefis vuruşu direğe çarpıp auta çıkarken galatasaray kalesi bir gol tehlikesi daha atlatıyordu. ikinci yarının hemen başında bratu, bakadal'a nazire yaparcasına aynı kaleye aynı netlikte bir pozisyonu harcayınca fatih terim'i çılgına çeviriyordu. 60'ta bütün savunmanın bakışları arasında ceza alanına giren batista bomboş pozisyondaki bratu'ya pas vermeyince romen oyuncu avazı çıktığı kadar bağırıyordu arkadaşına.. bu pozisyonun ardından ümit karan'ı ayhan'ın yerine sahaya süren terim 4-5-1'den 4-4-2'ye geçiş yaparak hücuma daha fazla adam gönderiyordu. galatasaray kalan sürede gol için daha istekliydi. kornerlerle pozisyon üretmeye çalıştı. ama koca bir ilk yarıda bütün oyun planını hakan şükür'ün üzerine kuran bir takımın bratu ve ümit'e uygun ara pasları atılmadığı anlarda ne kadar kısır kaldığını bu maç en çarpıcı bir biçimde ortaya koyuyordu.