galatasaray kaynaklarında ise biraz daha farklı bir senaryo vardır bu maçla ilgili.
galatasaray’ın ilk tarihçilerinden süleyman tekil’in eserinden izleyelim bu farklı bakış açısını:
“iki takımın da normalin çok üstünde olan kazanma çabaları, oyunun, daha başında, çok çetin ve çok sert cereyanına neden oldu. daha ilk dakikalarda başgösteren sert hareketleri önleyebilmek hakem için güç bir hale geldi. nitekim çok geçmeden karşılıklı fauller birbirini kovaladı. oyun her dakika hakemin düdüğü ile durdu ve her iki tarafa da ihtarlar verildi. nihayet sahadaki mücadele tribünlere sirayet etmekte gecikmedi. yer yer olaylar başgösterdi. balkonda oturan galatasaray antrenörüne hücum edildi. sahanın hali ise bambaşkaydı. oyuncular birbirine girdi, saha harp meydanına döndü. bu durum karşısında hakemin yapacağı tek şey maçı tatil etmekti ve öyle yaptı.”
anlatım bu kadar. ne bir isim geçiyor anlatımda, ne de bir suçlamaya yer veriliyor. olabildiğince tarafsız ve soğuk bir anlatım bu, tarihçiliğe daha yakın düşen.
(bu tarihçeyi yazan süleyman tekil, bir galatasaray liseli’ydi. futbola fenerbahçe’de başlamış, bu maçta da sarı-lacivert formayı giymişti. o gün oradaydı, sahadaydı. daha sonra galatasaray’a geçti, sarı kırmızı formayı giydi ve galatasaray tarihiyle ilgili eserler verdi.)
“karşılaşmanın 60. dakikasında kadri’nin sürüklediği bir atakta mehmet reşat onu sert biçimde durdurmaya çalışır. topu kaybeden kadri dönüp boşa giden bir tekme savurur. olayı engellemeye çalışan kaptan fikret arıcan, kadri’yi tutup savurur. o arada kalesinden fırlayıp gelen hüsamettin, tevfik’i yere yıkıp yumruklamaya başlar.”