ümit özat, bir önceki hafta akhisar’a karşı ankara’da haklı bir galibiyetin alan takımdan sadece milinkovic yerine ıssah’ı değiştirerek galatasaray karşısında sahaya sürdü. alerta’da büyük çoğunluğunu “mecburi sessizlikle” takip ettiğimiz maçın daha 32. saniyesinde, hiçbir galatasaraylı oyuncuya top değmeden serdar - muriqi - khalili işbirliğiyle atılan golle alkaralar maça rüya gibi başladı. haliyle sessizlik sözümüzü unutup çılgınlar gibi “gençler!” tezahüratlarıyla alerta’yı inlettik.
fakat sevincimiz sadece 3 dakika sürdü. ceza alanı içinde top ahmet oğuz’un eline değdi mi? - değmedi mi? tam olarak anlamasak da aydınus penaltıyı vermiş ve selçuk topu ağlara göndermişti. beraberlikten sonra özellikle selçuk, aydın ve serdar’ın öncülüğünde takım geriye yaslanmak yerine ileri doğru oynamaya çalışıyordu. bolca eleştirilen khalili’nin güzel gol vuruşu dışında rakip atakları kesmek için özverisine ıssah ve selçuk da eklenince bir süre sonra maç orta saha mücadelesine dönüştü.
ilk yarının sonlarına doğru galatasaray baskıyı arttırınca takım ister istemez sahasına hapsoldu ki o anlarda 3 önemli pozisyon verdik. bunlardan ikisinde hopf başarılıydı ama üçüncüsünde rahatça vuruş yapmasına izin verilen podolski güzel bir vuruşla takımını öne geçirdi.
ikinci yarı başlarken özat iki oyuncu birden değiştirdi. ileriden muriqi yerine rantie ve ortadan ıssah yerine uğur’u oyuna aldı. böylece uğur sol beke ve aydın orta sahaya geçip pozisyon üretmeye yardım edecek, rantie de ileride serbest oynayarak kontrataklarda golü zorlayacaktı.
genelde orta saha mücadelesi şeklinde devam eden oyunun 65. dakikasında ahmet oğuz’un güzel şutunu muslera önledikten sonra peş peşe kazanılan 2 penaltıdan ilkinde serdar’ın atışını muslera’nın kurtarışı, ikicisinde ise selçuk şahin’in golle sonuçlandırması sonucunda sessizlik sözümüzü bir kere daha unutup coşkulu bir şekilde “gençler!” tezahüratlarıyla mekânı inletiyorduk.
geriye kalan kısımda gençlerbirliği golü düşünmeye devam etti ama bir türlü üçüncü gole ulaşamadı. buna karşılık son dakika içinde uğur’un gereksiz faulü ile ceza alanı çizgisi üzerinde rakibe serbest vuruş şansı verilmesi, bana göre, hopf’un barajı yanlış kurması ki şut açısına göre biraz daha solda durmaları gerekiyordu derken topu filelerimizde gördük ve en azından bir puanı hak ettiğimiz maçtan puansız olarak ayrıldık.
kâğıt üstünde ve izlediğimiz kadarıyla mehmeti’den daha iyi olduğunu düşündüğümüz velikonja’nın iki haftadır ilk 18’e alınmamasını anlayabilmiş değiliz. çünkü özellikle son vuruş konusunda kötü olduğumuz gün gibi ortadayken hem muriqi, hem de mehmeti gibi benzer ileri uç oyuncusu yerine daha hareketli velikonja’nın en azından ilk 18’e alınması gerekiyor ki en azından oyunu çevirebilecek bir oyuncumuz olsun.
önümüzdeki hafta kazanmamız durumunda kafamızı yukarı çevirip rahat bir sezon geçirmemizi sağlayacak olan rizespor maçı var. umarım takım son iki haftadır ankara’da konya ve akhisar’a karşı oynadığımız gibi istekli ve arzulu bir şekilde sahaya çıkar ve 90 dakika sonunda tribünleri rahatlatır.
son bir not olarak, bundan sonra alkaraların olduğu tüm tribünlerde dalgalandıracağımız ural nadir pankartı dün de türk telekom arena’daydı. emeği geçenlere binlerce kez teşekkürler.