golü bizimkiler mi attı? diye soran can bartu dedi ki…
«artık ben de bir f.bahçe taraftarıyım»
reha erus
havluyu yüzüne gömdü… epey kaldı böyle… kulakları uğulduyordu… «bartu… bartu… bartu…» iğnesi takılan bir plâk gibi tekrarlanıyordu… birden kendini menekşeli bir forma altında gördü… havluyu yüzüne daha fazlasıyla gömmeye çalıştı… hamrin’ler, milani’ler geldi gözünün önüne… «fiorentina gelseydi ne güzel olurdu» diye düşündü… çizmedeki 5 uzun yılın muhasebesini yapmaya çalıştı. venezia takımı gondollar, kanallar, roma geldi aklına… lazio… ne sempatik kulüptü… kızı zeynep’i düşündü. italyadaki yaşantsının en büyük tesellisiydi… sonra tekrar fenerbahçe forması ve bu muhteşem gece..
yüzünü ağır ağır havludan çekti… «her şey güzeldi, çok güzeldi» diyebildi. arkasına dayanmaya çalıştı. «kolay değil futbolu bırakmak… böyle zor olacağını bilmiyordum» dedi… yerinden kalktı… formasını çıkarttı. şöyle bir baktı gülümsedi… «yıllar ne çabuk geçiyor…» papuçlarının bağını çözdü… tozluklarını çıkartırken yüzünü kırıştırdı… takunyalarını giyerken gözü yerde sıralanan kupalara takıldı… epey gözünü ayırmadı kupalardan… tam o sırada tribünlerden «gol» sesi geldi… «bizimkiler mi attı diye» sordu. tek tük «evet» sesi duydu karşılığında… «hayırlısı» dedi… devam etti kısık sesiyle. «artık ben de bir fenerbahçe taraftarıyım.» havlusunu gene sırtına attı ve duşün yolunu tuttu. sıcak su vücudu ile temas ettiği zaman kulakları gene «bartu, bartu, bartu» diye uğulduyordu… bir arada italyanca bir kelime takıldı kafasına, defalarca tekrarlandı… ciao, (çav) diye… derin bir nefes çekti «ciao bartu» dedi.