alkaralar, tıpkı beşiktaş maçında olduğu gibi, maçın ilk dakikalarından itibaren rakibine ön alanda basarak hem sahalarından çıkmalarını engelliyor hem de hata yapmaya zorluyordu. 40 dakika süren bu baskılı oyun kırmızılara, önemli pozisyonlar ve bir de penaltı kazandırdı. 15. dakikada irfan’ın kale dibine gönderdiği penaltı vuruşunu ferhat kaplan’ın çıkartmasına rağmen gençlerbirliği’nin baskılı oyununu etkilememesi oldukça sevindiriciydi. bu süre zarfında ante’nin kafası direkten dönüyor, irfan’ın nefis pası ile ceza alanı içinde topla buluşan serdar net bir pozisyonu harcıyordu ama pozitif futbolun meyvesini yiyeceğimizden adımız kadar emindik.
fakat 40. dakikada antalyaspor’un kazandığı penaltı vuruşunu eto’o’nun gol çevirmesi bir anda takımın bütün oyun yapısını yerle bir etti. o ana kadar önde basan, top tutan, ara paslarla gol arayan takım gitti, endişeli bir şekilde top oynamaya çalışan ve sürekli top şişirerek gol aramaya çalışan bir takım çıktı sahaya!
üzülmez, ikinci yarıya başlarken irfan yerine stancu’yu sahaya sürdü. skor avantajını elinde bulundurmak antalyaspor’un direncinin iyice arttırmıştı. gençlerbirliği ise aceleci ve top şişirerek oynama hevesinden bir türlü vaz geçmiyordu. ama ne yazık ki, sezon başından bu yana ceza alanına şişirilen tüm toplar gibi, bu topların da kaderleri değişmedi; her biri rakip defans arasında eriyip gitti.
61’de muriqi - khalili ve 72’de yapılan aydın - milinkovic değişiklerinin ardından takımın üretkenliği iyice yok oldu. kalan bölümde yapılan kritik hatalarla fark bir anda açılabilirdi ama hem antalyasporluların beceriksizliği hem de şans gençlerbirliği’nin yanındaydı. 90+2’de takım, yenik duruma düştüğü andan bu yana ilk kez akıllıca oynayarak nefis bir pozisyon yarattı kendini ama stancu’nun kötü plasesi beraberlik şansı da masadan kaldırdı.
geçen hafta beşiktaş maçında takım, zaman zaman rakibin baskısı nedeniyle geriye çekilse ve baskı yese dahi 90 dakika boyunca ful konsantre bir şekilde aklındaki oyunu oynamaya çalıştı. antalya’da da aynı kafayla sahaya çıktı ama golü yedikten sonra geriye kalan her bir dakikayı, kupa finalinin son uzatma dakikası gibi oynamaya çalışarak heba etti. oysa son 50 dakikayı ilk 40 dakikadaki gibi sakin bir şekilde ve aklımızdaki oyunu oynamaya çalışarak sahaya yansıtabilseydik skor çok daha farklı olabilirdi.