mehmet yüce'nin, "idmancı ruhlar: futbol tarihimizin klasik devreleri: 1923-1952, türkiye futbol tarihi - ikinci cilt" kitabından;
20 nisan 1934 altay-izmirspor müsabakasından bir gün evvel sahanın kale direkleri kesildi, müsabaka sırasında ise birkaç defa kasten top patlatıldı.
1934 izmir ligi şampiyonu altay oldu.
al sancak meydan muharebesi
bu pek enteresan hâdiseli müsabakayı, olimpiyatın muhterem izmir muhabiri baha konuralp’in kaleminden okuyan bendenizin, hissetiklerini, muhayyel bir surette hikâye ediyorum efendim:
izmir ligi’nin en mühim müsabakası kesif bir kalabalık huzurunda al sancak stadyumu’nda amerikan koleji muallimlerinden bay fowler’in idaresinde saat tam on yedide başladı.
izmirspor ilk anlarda altay kalesini fena halde sıkıştırsa da, altaylılar silkinerek baskıyı üzerlerinden attılar ve atağa geçtiler. yirmi beşinci dakikada topu yakalayan şükrü, derhal pası vehâb’a gönderdi. vehâb da durur mu? muazzam bir şut ve gol...
izmirsporlular golden sonra asabi bir ruh hâline büründüler ve altaylı oyunculara sürekli faul yapmaya başladılar. özellikle kaptan nazmi haddinden fazla asabiydi. bay fowler, nazmi’yi önce oyundan ihraç etti, sonra da sahanın dışına çıkması için uyardı. nazmi hakemi dinlemeyerek, izmirspor kale direğinin yanından ayrılmadı.
bu sırada altaylılar’ın bir akınında top auta çıktı. nazmi dışarı çıkan topu aldı ve bir süre elinde tuttuktan sonra kalecisine verdi. ancak bir de görüldü ki top çivi ile delinmiş. elbette herkes bunu nazmi’nin yaptığını düşündü. altay cenahından homurdanmalar yükseldi. neyse ki karşıyaka’nın sahibi olduğu top oralardaydı. kaf sin kaf'lıların topu ile müsabakaya devam edildi. bu arada vehâb bey kendine has sıyrılışı ile iki kişiyi ekarte edip ikinci golü de yaptı. devre altay iki, izmirspor hiç.
ikinci devre başladığı zaman amerikalı hakem bay fowler nazmi’yi yeniden oyuna aldı. ancak bir şeyler olacağı belli idi. zira mıntıka reisi reşat ve futbol heyeti reisi mustafa beyler fa’âliyyete geçmişlerdi. tam bu esnada nazmi, iki gol yapan vehâb’ın yüzüne bir yumruk salladı. nazmi bu hareketi ile geçen senenin şampiyonu da olan takımını çok fena bir vaziyete soktu. vehâb hiç ses çıkarmadı. mamafih burnu kanıyordu garibin. hakem, nazmi’yi bu sefer kat’î olarak sahadan çıkardı.
biraz sonra top yeniden patladı. bir başkasının bulunabilmesi bilseniz nasıl bir şanstı. tribünlerdeki ve sahadaki idmancı ruhlar bu dalavereli çirkin hâdise karşısında esefle başlarını iki yana salladılar. bunun müsebbibi nazmi idi. nazmi ki tahsili, terbiyesi ile ne de çok sempati toplamıştı. böyle fena bir spor çığırının olmasına bizzat onun mani olması lâzım gelirdi.
altay mütemadiyen tazyikte... bir korner oldu. gelen topu şâyân-ı hayret bir surette hiç durdurmadan ağlara takan yine kara bela vehâb’dı... izmirspor da ne yapıp edip bir gol sıkıştırdı. müsabakanın hitamına artık yirmi dakika kalmamıştı ki zabıta memurları nazmi’yi saha kenarından uzaklaştırmak istedi. bunun üzerine bir kargaşadır, kıyamet koptu. izmirsporlular sahaya atıldılar. bu son top, başına bir halel gelmesin diye altaylı bir oyuncunun koltuğunun altında... izmirsporlu taraftarlardan muharrem namındaki bir çocuk da topun peşinde. patlatacak besbelli... yaklaştı fakat muvaffak olamadı...
hakem bay fowler ile futbol heyeti reisi saha çizgisinin kenarındalar. hakem bir müddet olanı biteni hayretle seyretti, bekledi ve saatine bakıp altay’ı 3-1 galip ilan etti.”
bir gece evvel ise daha da garip bir olay yaşandı. olimpiyat'tan aynen naklediyorum:
bir gece evvel
“cuma günü sabahleyin alsancak sahasına gelenler, kale direklerinin kesilmiş olduğunu görmüş ve hayrete düşmüştür. zabıta bu işi tahkik etmektedir. hattâ vak’a faillerini hemen hemen tespit etmiş gibidir. bunların ızmirspor kulübü’ne mensup oldukları, hattâ otomobille gittikleri iddia ediliyor. otomobil numarası bile zabıtaca meydana çıkarılmıştır.”