başlıktan da anlaşılabileceği gibi gençlerbirliği - başakşehir karşılaşması, sık sık duran, bir türlü ritim ve temponun yakalanamadığı, tatsız, tuzsuz, vasat ve golsüz bir maçtı.
oysa son üç haftadır güçsüz rakiplerle oynayıp üçer gol atarak kazanan alkaralar’ın gerçek gücünü göstereceği, kora kor bir mücadelenin sahneleneceği ve bol pozisyonlu bir karşılaşma hayali kuruyorduk ki, bu hülyaya dalmak için elimizde yeterince done vardı.
bir yanda lig tarihindeki en iyi 2. yarı performansı rekorunu kırmak üzere olan gençlerbirliği, diğer yanda ise lig dördüncülüğü için mücadele veren başakşehir karşı karşıya geliyordu.
fakat maç başlar başlamaz sürekli düdüğünü ağzına götüren ve avantaj kuralını 90 dakika boyunca bir kez bile uygulamaya tenezzül etmeyen, bununla da kalmayıp irili ufaklı her pozisyonda sağlık görevlilerini çağıran halil umut meler yüzünden ilk 45 dakika sıfır pozisyonla geçildi.
alparslan erdem’in sakatlanıp oyun kenarında tedavisi yapılırken emre belözoğlu’nun da hakemin yanına gidip “sakatlandım” demesiyle birlikte tribündeki birçok insan bir ilke şahitlik etti. hakem oyunu durdurdu ve hem emre’nin hem de saha dışındaki alparslan’ın tedavisi için en az 4-5 dakika oyuna ara verdi. sonunda her iki oyuncunun da çıkmasına karar verildi, yeni oyuncular ısındılar, oyuna girdiler ve ancak o zaman hakem oyunu yeniden başlattı!
ikinci yarıda, şükür, biraz daha pozisyonlu bir oyun seyretmeye başladık ama bu bile beklentimizin çok ama çok altındaydı. çünkü başakşehirlilerin “1 puan iyidir” diye akıllarından geçirdikleri ayak hareketlerinden belli oluyordu.
2 kere ceza alanı içinde kafayla kaleye gönderilen topun kaleci volkan babacan tarafından başarılı bir şekilde dışarı çıkarılışı ve hopf’un çatala 90’a giden bir serbest vuruşu güzel bir şekilde önleyişi tüm maçın özetiydi!