ilk basımı 2001 yılında olan hakan dilek'in "mahallenin en şık abileri" kitabından;
kajganiç: "her ölüm erkendir; istemez üstü kalsın"
kajganiç'in eşi biljana belgrad'da telefonun öbür ucunda ısrarla soruyordu: "ne oldu? kötü bir şey mi var, söyleyin? - telefonun türkiye'deki ucundan sadece çaresiz bir iki cümle döküldü: "kajganiç'i maalesef kaybettik. silivri yakınlarında. otomobiliyle... otobüsle çarpışmışlar... yanında tercümanı..." bu kadar dinleyebilmişti biljana. sonra bir çığlık, telefon konuşmasını kesti: "kajgaaaa! kajgaaa!"
ünlü kızılyıldız
tjoldo kajganiç, ünlü kızılyıldız takımının kalecisiydi. avrupa basınında sık sık adı duyuluyordu ve türkiye de yugoslavlara kapısı her zaman açık bir futbol pazanydı. önce fenerbahçe bu yetenekli kaleciyi kadrosuna dahil etmek istedi. fenerbahçe'de 1977-78 sezonunun teknik adamı torna kaleperoviç nedendir bilinmez vatandaşının transferine son noktayı koydu: "olmaz!"
sonra galatasaray girdi devreye. yasin'den sonra takımın, ceza sahasına hakim, oyunu arkadan okuyabilecek, topu çabuk kullanabilecek bir kaleciye ihtiyacı vardı. üç yıl üst üste şampiyon olan takımda revizyona giriştiler ve bunlardan biri de kaleci yasin olmuştu. kajganiç galatasaraylı yöneticilere göre biçilmiş kaftandı. belgrad'a gidip kajganiç'le görüştüler ve anlaştılar.
o tam bir profesyoneldi. takım arkadaşlarıyla çok çabuk kaynaştı. sürekli ve disiplinli çalışmasıyla kendisini kabul ettirdi. sadece çalıştı ve futbola olan sevgisini dile getirdi sürekli... bir de kızlarını, eşini, anne babasını özlüyordu... belgrad'da bıraktıklarını... gurbet bir yangın gibi düştüğünde yüreğine, türkiye'ye gelişinin üçüncü ayında samsunspor maçının ardından ülkesine, sevdiklerine gitmek, kendi deyimiyle "bir koklayıp dönmek" istiyordu. samsunspor maçından sonra haftanın futbolcusu oylamasında en yüksek oyu almıştı. gazeteler ve köşe yazarları adından övgüyle bahsetmişlerdi.
20 kasım 1977
önce 20 kasım 1977'ye dönelim. galatasaray, samsunspor deplasmanındaydı. maç başlamış, daha ilk dakikadan itibaren samsunspor sağlı sollu ataklara başlamıştı. kajganiç bütün atakları başarıyla savuşturdu. aut çizgisi üstünden sumsunsporlu temel'in yanm volesine bir plonjonu vardı ki hâlâ gözümüzün önünde. ilk yansı 0-0 biten karşılaşmanın sonlarına doğru samsunspor bir penaltı kazandı.
o ana kadar kajganiç karşısında büyük çaresizlikler yaşayan samsunspor forveti penaltıyı atmaktan çekinmiş, en az kendileri kadar usta olduğunu bildikleri kalecileri fevzi'nin atışı kullanmasını istemişlerdi. samsun şehir stadyumu'nda bütün nefesler tutuldu. fevzi geldi, topu kajganiç'in soluna bıraktı. kajganiç önce sağa gitti, sonra sola ani bir refleksle topu çeldi ve penaltıyı kurtardı...
galatasaraylı futbolcular sevinç yumağı oldular. maç zaten iki üç dakika sonra bitti. herkes kajganiç'e koşuyordu. yugoslav kaleci çok iyi bir maç çıkarmış ve ne kadar kaliteli bir kaleci olduğunu herkese göstermişti.
20 kasım 1977 tarihli hürriyet gazetesi spor sayfasında haftanın futbolcusu oylamasının başında kajganiç vardı ve yorumculardan tam not alıyor, türkiye'nin en iyi kalecilerinden biri olan turgay seren, kajga'yı övüyordu: "kajganiç tüm maçı çok dikkatli oynadı. pozisyonları çok iyi izledi. en güç anlarında dağınık bir görüntü çizen galatasaray'ı kurtardı. son dakikalarda samsunspor'un kazandığı penaltıyı ani bir refleksle kurtararak haftanın dikkat çeken önemli adamı olmayı hak etti."
haftanın en iyisi
kajganiç'e oy veren jüri ve verdikleri oylar şöyleydi:
sonra galatasaray bir puanı, kajganiç övüncünü yanlanna alarak istanbul'a döndüler. kajganiç belgrad'a sevdiklerini görmeye gitmek için yola koyuldu tekrar. özel otosuyla silivri yakınlarında bir otobüsün altına girdi... hızla... sevdiklerine daha erken kavuşmanın bağışlanamaz telaşıyla... son refleksi yapıp sıyıramadı. keşke penaltılardaki ustalığıyla kıvırabilseydi direksiyonu... keşke biraz daha yavaş gitseydi... keşke "git ve erken gel" denmeseydi... keşke... keşke...
haberi aldıklarında arkadaşları oldukları yere çöküp kaldılar... işte takım arkadaşlarının ve onu yakından tanıyanların 21 kasım tarihli gazetelere yansıyan düşünceleri, duyguları:
kaleperoviç: "kajganiç, kızılyıldız-partizan maçında harikalar yaratmıştı... maçın son dakikaları kızılyıldız 1-0 öne geçti. partizan son dakika bir penaltı kazandı. kajganiç çok iyi yer tutup topu kurtardı ve maç kızılyıldız'in galibiyetiyle bitti... o çok iyi bir kaleciydi/'
haberi duyan futbolcu arkadaşları acıya boğuldular. gökmen haberi duyunca koca cüssesine bakmadan hüngür hüngür ağladı. b. mehmet "bu kadar iyi bir sporcu nasıl ölebilir?" dedi ve acıyla kasıldı kaldı. kaleci nihat "olamaz olamaz! kajganiç'in ölüm haberi, beni 12 yaşımdayken annemin ölümü kadar etkiledi. kaleci formamın arkasına kajganiç yazacağım. ve maçlara bu formayla çıkacağım." erdoğan anca, kajganiç'le ilgili anısını oracıkta aktan verdi: "samsun'dan dönüyorduk. yavaş yavaş türkçe konuşmaya başlamıştı. 'erdop dedi, 'iyi ki galatasaray'a gelmişim. hepiniz iyi insanlarsınız. ben çok memnunum. istanbul'a döner dönmez yugoslavya'ya gideceğim. çocukları çok özledim. ama oraya gidince dönene kadar sizi de özleyeceğim. hemen döneceğim.' alı kajganiç'im ah!"
samsunspor'un kalecisi fevzi de kajganiç'in ölüm haberini alınca son derece üzülmüştü: "zor geçen maçın sonunda penaltıyı benim atmam istenmişti. başanlı kaleciyi alt edebileceğim düşünülmüştü. 87. dakikaydı... kajganiç'in gözüne baktım ve topu soluna bıraktım. önce sağa hareketlenmişti. döndü ve ani bir refleksle topu dışan attı. onu kendime örnek alacağım..."
fenerbahçe'nin o dönemdeki kalecisi ivançeviç ve orta sahadaki usta kramponu antiç, diyarbakırspor maçından sonra istanbul'a dönecekleri uçakta zor yer bulabildiler. fenerbahçe kafilesi ise sadece milli oyuncularını uçakla gönderebildi. çünkü hafta ortasında milli takım malta ile karşılaşacaktı. galatasaray'dan diyarbakır'a transfer olan tuncay ve takım arkadaşı baykul da aynı uçaktaydılar. futbolcular o haftaki maçları konuşmaya başladılar, tvançeviç samsunspor-galatasaray maçını sordu bir ara. sonucun 0-0 olduğunu ve kajganiç'in çok iyi bir maç çıkarttığım öğrenince "normal!" dedi "çünkü kajganiç çok iyi bir kaleci. ceza sahasına hakim. yugoslavya'da on penaltının sekizini kurtardığı bilinir ve çok ünlüdür."
doğan koloğlu, kajganiç'in ardından şu cümleleri döktürdü gazetesindeki köşesinde: "aramıza ilk katıldığında galatasaraylı yöneticiler ona şarap ikram etmişlerdi. kajganiç kabul etmedi. içkiyi şimdi içmeyeceğini belirtti. idareciler 'şimdi yenisin, bir zaman geçsin parayı kazan, o zaman görürüz' dediler. 'burası türkiye burada değişirsin' elediler. şimdi hepimiz birlikte, ardından onun değişmediğini ve nasıl bir sporcu olduğunu bildiğimiz için ağlıyoruz."
ünlü futbol adamı gündüz kılıç, 22 kasım 1977 tarihli hürriyet gazetesi'ndeki "gündüz gözüyle" isimli köşesinde tam bir duygu sağanağı altında yazıyordu yazısını: "evet! kajganiç gece gündüz göz kapaklarımın içinde. bana bakarak, zaman zaman konuşarak oradan ayrılmıyor. 'gençliğime doyamadan gidiyorum' diyor. 'galatasaray'ı ne çok sevmiştim' diyor."
usta kalem talay erker, "kurban bayramında kurban verdik. morgun soğuk taşı üstünde koçlar gibi yatıyor. 'çocuklarımı özledim, onlan koklayıp döneceğim' demişti!" diyerek acısını kelimelere sığdırmaya çalışıyordu.
metin türel o yılların milli takım teknik direktörüydü ve takımımız malta milli takımı ile oynayacaktı. deneyimli hoca üzüntünün sadece futbolcuları vurmayacağını söylüyordu: "evlerimizde eşlerimiz hıçkıra hıçkıra ağladılar."
22 kasım 1977, saat 6.30'da ali sami yen stadyumu'nun önünde kajganiç'in sevenleri, onu günün ilk ışıklarında son yolculuğuna uğurlamak için toplandılar. selahattin beyazıt, "ilk defa bir futbolcunun ölümünün ardından konuşmak zorunda kalıyorum. cozor!" diyerek konuşmasını tamamladı.
ankara'da bir gece kulübünde olay çıkardığı gerekçesiyle kadroda olmayan fatih terim, kajganiç'in ölüm haberini duyunca koşup gelmişti arkadaşlarının yanına: "madem ki hepimiz kajganiç misalinde birleştik, idareci ve futbolcu olarak özel yaşantımızda, idareci ve futbolcu münasebetlerine kadar adı kajganiç olan bir işbirliğini sürdürelim. onun uygulama seviyesini yükseltelim. biz buna hemen 'evet' diyoruz. galatasaray, ancak bu uygulamayla çağdaş spor düzeyine çıkabilir. biz bu meşaleyi alevledik, yürüyoruz..."
çarşamba günü ispanya ile eleme grubunda karşılaşan yugoslav ulusal takımı, galatasaray heyeti, belgrad'daki büyükelçiliğimiz ve on binlerce taraftar cenazeye katıldılar. yugoslavya tanjug haber ajansı spor müdürü milanoviç "kajganiç'in ölümü yugoslavya'da şok etkisi yaratmıştır" dedi. ajanslar, gazeteler ondan bahsediyordu. şimdiye kadar her futbolcuya nasip olmamış bir törenle toprağa verildi kajganiç. kızılyıldız kulübü'nün düzenlediği törende milli takım kaptanı ve ünlü solaçık dragan draziç ağlamaktan konuşamadı.
stara praza'da doğmuştu. 1949'luydu. yugoslavya milli takımı'nın kalecisi, iki çocuk babası, 64 günlük galatasaraylı, türkiye'de b.t.g.m. 9241 lisans nolu futbolcu, 1977-78 sezonunun en iyi ve en az gol yiyen kalecisi ve 7.30'da yugoslavya'ya gidecek jat uçağı'nın 0075126-4 nolu kargosu idi...
kajga'nın öldüğü günlerde mili takım sedat 3 ve cemil'in golleriyle malta milli takımı'ın 3-0 yendi. başbakan süleyman demirel 50. kez milli olan cemil'i kutladı. galatasaray o sezonu üçüncülükle tamamladı. simit için 2.5 kuruş fiyat biçildi...
ilginçtir... samsun'un futbol tarihimizdeki yeri herhalde trafik kazalarıyla anılacak... önce kajganiç... ondan birkaç yıl sonra fenerbahçe'den transfer edilip samsunspor formasıyla harikalar yaratan önder... 1989'da takımın geçirdiği büyük kaza... yine samsunlu olup, şekerspor'da futbol oynayan turgay... milli takım'ın gelecekteki umudu müjdat... hepsi trafik terörüne yakalandılar...
gündüz kılıç'in dediği gibi, onlar için söylenecek en son şey "futbola doyamadan gittikleriydi... ne diyelim... şairin dediğini:
her ölüm erkendir bu da oldu işte istemez üstü kalsın!