f. bahçeden aldığı beraberlikle tur atladığına inanan
anderlecht zafer sevinciyle gitti
sinibaldi'nin bbrüksel'deki kozu: hanon - jurion'un göğsündeki fenerbahçe rozeti - «bir de futbol sahanız olsa...» - belçika'nın amigoları - güneşe hasret kiaulunda istanbuk'da kongo'yu yaşadı
halit kıvanç
1-0, 2-0, 3-0 değil, belki 5-0, hattâ 10-0 kazanmış bir takım sevinci içinde gitti anderlecht...
yöneticiler gülüyor, futbolcular seviniyor, taraftarlar zafer şarkısı söylüyorlardı. «gol atmadık ama, ayağımızı ikinci tura attık» dercesine güven içindeydi hepsi...
antrenör sinibaldi, memnunların başında geliyor ve «bir lig deplasmanında amaç, puan almaktır» diyordu. «işte takımım da istediği puanı aldı. avrupa kupası’nda rakibinin sahasında oynayan her takım için durum böyle. puan uğruna mücadele sırasında ise, elbette üstün kalitede futbol olmuyor. istanbul’a özel bir dostluk maçı için gelirsek, o zaman da futbol gösteririz.»
anderlecht antrenörü, mithatpaşa’da «müdafaa»ya dayanan bir taktik kurduğunu açıklıyor, bu sebeğle «defansif» kialunda'yı oynattığını sözlerine ekliyordu: «brüksel'de ise galibiyete gitmemiz şart. orada da hanon gibi bir kozum var.»
anderlecht'in dünyaca ünlü, gözlüklü, aynı zamanda sevimli ve terbiyeli kaptanı jurion, 1957'de ankara'daki millî maçta beraberlik golünü atan futbolcuydu. «ne hikmetse, türkiye'den hep berabere kalıp ayrılıyoruz» dedi. ( http://www.macanilari.com...lcika-195519589514--.html) «ama 8 yıl öncesiyle arada büyük bir fark var: türkler o zaman çok sertti, şimdi ise gayet temiz oynuyorlar.» göğsünde fenerbahçe rozeti vardı jurion’un... «bir tranafer hazırlıklığı mı?» sorumuza güldü: «sadeca hâtıra... fenerbahçe'nin temiz oyununu, ondan da çok türk seyircsinin centilmenliğini daima hatırlatacak bir sembol. bir de futbol oynamağa müsaade edecek çim sahanız olsa...» belçika'nın tanınmış şarkıcısı jean sello, başında hava alanından aldığı fesle, taraftarları etrafına toplamış, andertecht için bestelediği «sporting» şarkısını söyletiyordu. ( http://www.youtube.com/watch?v=hMf6aGEV48o) anderlecht'in hem en her dış gezisine katılan ve her geziyi altalla zincirli rozetlerle göğüslerinde ilân eden taraftarlar, öylesine tezahürata geçmişti ki... yeşilköy'de görevli bir memur «anlaşılan» dedi «bunlar da belçika'nın amigo'ları»... uçak kalkmağa hazırdı. fakat anderlecht'in zenci sağhafı hâlâ kenarda oturuyordu. «niyetimiz yok mu gitmeğe?» dedik. ellerini havaya açtı: «güneş... güneş... güneş... istanbul, bana iki gün anavatanım kongo'yu yaşattı. belçika'nın ıslak, bulutlu havasından sonra kongo'ya uzanan güneşime kavuşmak... oooh oh...» parlak güneş, kialunda'yı kazâsız maçtan da daha fazla mes'ut etmişti.