başbakan erdoğan da bu seçimle futbolun trabzonlular için gerekirse camiden önce gelebileceğini gördü. trabzon’da seçimlerden galip çıkmanın ve birinci parti olmanın tek yolu trabzonspor’dan geçiyordu.
erdoğan, trabzonspor’u daha fazla cezalandırmak yerine kulübü kontrolü altına almaya karar verdi. bunun için kurmaylarına “trabzonspor’u istediğini” bildirdi.
ancak akp’nin işi zordu. kulüpte her şey yolunda gidiyordu. atay aktuğ, trabzonspor’u her alanda istikrara kavuşturmuştu. özellikle altyapıyı çok sağlamlaştırmıştı. aktuğ, kulübün ekonomik durumunun geliştirilmesi için trabzonlu işadamlarıyla önemli toplantılar yapıyordu. maddi yardımlar her geçen gün artıyordu. tüm trabzonluların destek verdiği aktuğ, altyapıyı çok önemsiyordu. minik takımlardan paf takımına kadar çocukların gelişimini sağlayacak ortamlar oluşturuyordu.
tüm bunlar trabzonspor’u ele geçirmek isteyen akp’nin işini zorlaştırıyordu. ama yine de kulübü ele geçirme operasyonlarının sinyalleri verilmeye başlandı. ilginçtir; operasyonun ilk sinyalleri akp’nin kurmaylarından değil, fenerbahçe’nin eski başkanı ali şen’den geldi: “bu yıl trabzonspor şampiyon olacak.” ardından “akp trabzon’da belediye başkanlığını almak istiyorsa, trabzonspor’u şampiyon yapmak zorunda” tartışmaları sürdü.
akp’nin trabzonspor içindeki isimleri de hazırdı. zaten pusuya yatan bu kişiler boş durmuyordu. bu kişilerin muhalefeti nedeniyle transfer dönemi sorunlu geçti. istenilen transferler yapılamadı. yapılan transferler ise zamanında takıma dahil edilemedi. taransferler geciktikçe ve görüşmeler uzadıkça yönetime yöneltilen eleştiriler de artmaya başladı. akp’ye yakın olan kişiler, yönetimi becerisizlikle suçluyordu.
bu eleştiriler sürerken şampiyonlar ligi ön eleme maçları geldi. trabzonspor ikinci ön eleme turunda kıbrıs rum kesimi’nin anorthosis fagamosta takımı ile eşleşti.
beşiktaş’tan sonra bir kıbrıs rum kesimi takımıyla mücadele edecek ikinci takım trabzonspor’du.
kıbrıs tartışmaları dikkate alındığında bu maç türkiye için çok önemliydi. trabzonspor’un bir rum takımına yenilmesi düşüncesi bile kötüydü! sanki karşı taraf futbol takımı vardı.
ve ilk maçta tarbzonspor anorthosis’e yenildi. bu maç medyaya kıbrıs kaybedilmiş gibi yansıtıldı. maçın skoru “onur kırıcı” ve “utanç verici” olarak nitelendirildi. trabzonspor yönetimi ve futbolcuları neredeyse vatan hainliğiyle suçlandı.
medyadan özellikle akp’nin desteklediği dinci yayınlardan etkilenen taraftar ilk kez yönetime tepki göstermeye başladı.
bunu fırsat bilen akp’nin kulüp içindeki isimleri hemen sesini yükseltti. ardından bu isimlerin yaptığı açıklamaları dayanak alan akp’nin trabzon milletvekilleri ve il teşkilatı, fenerbahçe maçında trabzonspor’un hakkını yiyen partilerinin genel başkanı erdoğan değilmiş gibi “birileri rum takımına elenmenin faturasını ödemeli. başkan atay aktuğ gitsin, siyasi görüşlerine uygun partisinin başına geçsin. kulüp yönetiminden anlamıyor” dediler.
futbolun iki temel unsurundan biri olan “yenilgi”, akp tarafından açıkça siyasi zemine çekiliyordu.
akp’ye yakın yayın organları başkan atay aktuğ’a saldırıyı sürdürürken, aktuğ geçmişte belediye başkanlığı yaptığı partiyle ilişkisinin kalmadığını açıkladı.
siyasetin trabzonspor’a zarar vereceğini çok iyi bilen aktuğ, polemiklere girmemeye çalışıyordu. kulüp içindeki muhalefetle ilgileniyordu. bu çabaları sonuç veren aktuğ, yönetim içindeki muhalefeti bir süre dondurdu. muhalefet, aktuğ’un yanında yer alma kararı aldı.