ama imdatlarına aksu ailesi yetişti. 2002 yılındaki genel seçimlerde milletvekili seçilen ve ardından içişleri bakanı olan abdülkadir aksu, diyarbakırspor’un yeni güvencesi oldu. aksu’nun oğlu murat aksu zaten diyarbakırspor’un delegesiydi. aksu, babası akp’den milletvekili ve bakan olmadan önce bu görevi yapıyordu. ancak, oğul aksu aynı zamanda futbol federasyonu’nda da yöneticilik yapıyordu. yani takımının hakkını koruyabilecek konumdaydı. babasının içişleri bakanı olması etkinliğini arttırdı. diyarbakırspor’un aksu ailesi içindeki ilk koruyucusu oğul aksu oldu.
oğul aksu’nun beşiktaş ikinci başkanı seçilmesinden sonra diyarbakırspor’a desteği iyice arttı.
kulübün başkanlığını içişleri bakanı aksu’ya çok yakın bir isim olan mücahit can yapıyordu. can, bu görevi yürütürken, bakan ’ın kayınbiraderi ahmet aksu kulübün futbol şube sorumlusuydu. can, 2004 yerel seçimlerinde akp’den diyarbakır belediye başkanlığı’na aday oldu. bunun üzerine kulüp başkanlığına ahmet aksu getirildi.
diyarbakırspor’un aksu ailesi dışında önemli bir koruyucusu daha vardı: aziz yıldırım. türkiye’nin en büyük kulüplerinden fenerbahçe’nin başkanı olan yıldırım da diyarbakırlıdır. yıldırım, hiçbir desteğini memleketinin takımından esirgemedi.
fenerbahçe’de diyarbakırlı olan ve memleketinin takımına sahip çıkan yalnızca aziz yıldırım değil. ikinci başkan nihat özdemir de var. müteahhitlik yapan özdemir’in başta diyarbakır’da olmak üzere güneydoğu’nun başka illerinde de çok sayıda fabrikası var. özellikle devletten aldığı ihalelerle dikkat çeken özdemir, akp iktidara geldikten sonra bölgede çok sayıda fabrika satın aldı ve açtı. bunların başında ergani, van ve siirt kurtalan çimento fabrikaları geliyor. limak inşaat’ın sahibi olan özdemir, akp iktidara geldikten sonra türkiye’nin en zengin elli ailesi arasına girdi.
diyarbakırspor’a sahip çıkan fenerbahçe yöneticilerinden biri de mithat yenigün’dü. mardin doğumlu olan yenigün de müteahhitlik yapıyor. yenigün, devletin, nato ile ilgili ihalelerini alarak büyüdü.
(...)
diyarbakırspor için baskı...
diyarbakırspor hakkındaki iddialar bunlarla sınırlı kalmadı. en önemli iddia 2005 yılına ait; bu iddia yazının girişinde anlattığımız aziz yıldırım ve murat aksu’nun desteğiyle diyarbakırspor’un nasıl süper lig’de tutulduğunu açıkça ortaya koyuyor.
2004-2005 sezonunun son haftasında diyarbakırspor, samsunspor ile oynadı. maçta diyarbakırspor galip geldi. ve diyarbakır spor küme düşmekten kurtularak süper lig’de kaldı. bu maçta da yine şike yapıldığı iddiaları gündeme geldi. ancak, yine kimse bu iddiaların üstüne gitmedi.
ligin bitiminden sonra 3 haziran 2005 tarihinde samsun’da yayın yapan kanal s televizyonu’ndaki spor 55 prog-ramı’na katılan samsunspor kulübü başkanı ismail uyanık, diyarbakırspor’un ligde kalabilmesi için değişik yerlerden baskı gördüklerini söyledi. uyanık, “diyarbakırspor maçında biz çok üzüldük. çünkü samsunspor’un bazı oyuncularına karşı maç öncesi olaylar yaşandı. burada da belgeleyemediğimiz için çok fazla konuşmak istemiyorum ama samsunspor bir dünya baskıya rağmen çıkıp elinden gelenin en iyisini yaptı. devletinden, aziz yıldırım’ından murat aksu’suna kadar herkes bu işin ricacısı oldu. ancak dostların ricasıdır bize baskı. biz bunlara kulak assaydık, seneler önce gaziantepspor’u burada küme düşme potasına göndermezdik. bunlar herhalde samsunspor’u hiç tanımayan, samsunspor maçlarına gelmeyen, böyle hakikaten kendi haysiyetlerinden ve şereflerinden şüphe duyulması gereken adamlar. biz gaziantep değiliz. biz bilmem ne takımı değiliz. ne para verdik ne para aldık” dedi.
şimdi uyanık’ın söylediklerini biraz daha deşifre etmeye çalışalım. diyarbakırspor, 2004-2005 sezonunda kötü bir performans gösterdi. sezon sonunda da küme potasına düştü. sakaryaspor, kayserispor ve ankaragücü’yle ligde kalmak için sıkı bir mücadeleye girmişti. bu mücadeleden galip gelen sonuçta para kazanmaya devam edecekti. hatta diyarbakırspor açısından düşünürsek bölgenin istikrarı bu mücadeleye bağlıydı.
bu istikrar, bölgeye yatırım yapan ve kendisi de diyarbakırlı olan fenerbahçe başkanı aziz yıldırım için de önemliydi. senaryoyu biraz daha açarsak, demek ki yıldırım telefonla arıyor ya da aracılarla haber yolluyor ve maçı kaybetmelerini istiyordu. ardından yine diyarbakırlı olan beşiktaş ikinci başkanı devreye giriyordu. aksu üstüne üstlük bir de içişleri bakanının oğlu.
biri nato’dan aldığı ihalelerle büyüyen ve ülkenin en önemli müteahhit olan aziz yıldırım, diğeri ise ülkenin güvenliğinden sorumlu bakanın oğlu. bu iki girişimden şu sonucu çıkarabiliriz: “diyarbakırspor ligden düşerse çok zarar görürüz.”
aziz yıldırım ve murat aksu’nun dışında bir de devlet boyutu var. devlet sorunu, yatırım, iyi eğitim ve kaliteli sağlık hizmetiyle ortadan kaldırmak yerine, diyarbakırspor’u süper lig’e taşıyarak kazandığı sempatiyi tercih ediyor, elindeki futbol kozunu bırakmak istemiyordu.
işler yolunda gitmeyip, zora girince de samsunspor’dan yardım isteniyordu. her ne kadar samsunspor başkanı uyanık çıkıp bu açıklamayı yaptıysa da futbolda önemli olan maçın sonucuydu ve diyarbakırspor istediğini almıştı. yani samsunspor boyun eğen taraf olmuştu.