darbenin üzerinden üç yılı aşkın bir süre geçtikten sonra özal dönemi başladı. asıl türk futboluna darbe bu dönemde vuruldu. turgut özal, futbolun içini tamamen boşalttı.
futbolu önce para ardından siyasi oy aracı haline getirdi. futbolla siyaset arasındaki çizgiyi özal kaldırdı. anap iktidara gelir gelmez futbola müdahaleye tıpkı diğer hükümetler gibi futbol federasyonu’yla başladı. federasyonun başına kemal ulusu getirildi. ulusu, bu göreve sıkı bir futbol fanatiği olan başbakan turgut özal’ın eşi semra özal getirmişti.
ancak, federasyonun bağlı olduğu milli eğitim, gençlik ve spor bakanı vehbi dinçerler, kemal ulusu ile anlaşamıyordu. çünkü, ulusu emirleri direkt başbakanlık konusu’ndan, yani semra özal’dan alıyordu. dinçerler ile semra özal karşı karşıya geldi. dinçerler, sonunda resti çekti. görevden alınacağını anlayan kemal ulusu ise istifa etti
tabii bu resti vehbi dinçerler’e pahalıya mal oldu. dinçerler, daha sonra bakanlık görevinden alındı. böylece ilk kez bir bakan siyaseten futboldaki oyunun kurbanı oluyordu.
bu olayların yaşandığı yıllar, uluslararası futbol kuruluşlarının getirdiği çeşitli zorunluluklar nedeniyle, futbol federasyonu’na özerklik kazandırma çabalarının yoğunlaştığı yıllardı. 1988 yılında futbol federasyonu kuruluş ve görevleri hakkında kanun çıkartıldı. böylece futbolun siyasi müdahalelere karşı korunması yasalara girmiş oldu. zaten yıllardır herkesin ağzında federasyonun özerkleşmesi özlemi vardı.
ama boşunaydı. çünkü, kanun yürürlüğe girer girmez federasyon başkanlığı seçimleri için müthiş bir kulis faaliyeti başlamıştı. bu kulis en çok özal ailesi arasında yaşanıyordu. çünkü, ailenin her bir üyesi başka bir adayı destekliyordu.
federasyon başkanlığı için turgut özal’ın adayı coşkun özarı’ydı. daha önce vehbi dinçerler’in başını yiyen kemal ulusu da semra özal’ın adayı olarak ortaya çıktı.
başka bir aday daha vardı: erdenay oflas. oflas, yine özal'ın yakın bakanlarından haşan celal güzel’in adayıydı. en güçlü aday da oflas’tı. çünkü, oflas futbolun içinden geliyordu ve spor toto genel müdürlüğü yapmıştı. spor toto gelirleri kulüpler için çok önemliydi ve takımlara çok yaran olmuştu. bu nedenle delegelerin önemli bir kısmı oflas’ı destekliyordu.
kulislerin yoğun olduğu bu dönemde haşan celal güzel, başbakan turgut özal’ın huzuruna çıktı: “efendim özan’yı desteklemenize rağmen oflas kazanırsa itibar kaybı olur; bence biz bu işe karışmayalım da genel kurul başkanmı demokratik şekilde seçsin” dedi.
özal’ın bu teklife tepkisi: “sen demokrasiyi anlamamışsın. kongrelerde kimin seçileceğine önceden birileri karar verir” şeklinde oldu.
sonunda 28 haziran 1988’de yapılan seçimlerde beklendiği gibi erdenay oflas 89 oy alarak başkan seçildi. özal’ın adayı coşkun özarı 50, semra özal’ın adayı kemal ulusu ise 9 oy aldı.
başbakan özal’ın desteklediği adayın kazanamaması her şeyi altüst etti. özal, delegelerin oyuyla seçilen oflas'ın atamasını yapmadı.
bunun üzerine hasan celal güzel, gençlik ve spor bakanı sıfatıyla başbakan turgut özal’a sert bir yazı yazarak oflas’ın atanmasını istedi. ama özal cevap bile vermedi.
daha fazla tepki çekmemek için özal’ın talimatıyla ekibindeki delegelerden biri genel kurul’un iptali için dava açtı. baskı altına alınan mahkeme, kongrenin iptaline karar verdi.
bununla yetinmeyen özal, bir kararnameyle futbol federasyonu’nu milli eğitim bakanlığı’ndan alarak başbakanlığa bağladı. bu işle de bir devlet bakanı görevlendirdi. böylece spordan sorumlu devlet bakanı gibi bir sıfat ortaya çıktı.
futbola darbe üstüne darbe vuran özal, tek maddelik bir kanun çıkartarak özerkliği dondurdu. federasyon başkanlığı ’na ise coşkun özarı atandı. ama özarı, onurlu bir davranış sergileyerek seçimde kaybettiği gerekçesiyle atamayı reddetti.
özal, bu kez federasyon başkanlığına tapu ve kadastro genel müdürü halim çorbalı’yı atadı. futbolla hiç ilgisi olmayan çorbalı'ınn bu işi yapamaması üzerine başkanlığa şenes erzik getirildi.
dip not: federasyon seçiminin ardından gelen lig maçlarından birine yazdım.