reims karşısında 2-0 mağlûbiyetten di stefano'nun golleri ile 4-3 galip duruma geçen "beyaz şimşekler" fransız seyircisini mateme boğmuştu
bir taht sahibini bekliyordu. 13 haziran 1956 akşamı paris’te parc de prince stadında avrupa şampiyon kulüpler turnuasının ilk finali oynanıyor ve spor tarihinin sahifelerine yeni yerleşmiş bir taht sahibini bekliyordu.
final maçı başlayıp 10 dakika olmuştu. 40 bin parisli böyle muhteşem bir geceyi görebilmiş olmaktan mutluluk duyuyorlardı. nasıl mutlu olmasınlar ki, turnuvada fransa temsilcisi olan reims, 6 ncı dakikada sağ haf leblond’un, 10 uncu dakikada solaçık tremplin’in attıkları gollerle 2-0 galip durumda idi. tremplin'in golünden bir dakika sonra fransanın muhteşem hopa’sı nefis bir şüt daha yapıştırmış ve bunu real madrid kalecisi alonso ancak parmak uçlarıyla yetişip kornere çıkartmıştı.
bir taht sahibini bekliyordu pare de prince'de, ve bu sahip belli ki reims olacaktı. 40 bin parisli coşmuştu. ama onların henüz bilmedikleri birşey vardı. gerçek kral, her yerde «hazır ve nâzır» kral henüz etrafına ışık saçmaca başlamamıştı. hızlı, sür'atli, gollü başlayan oyunun üçüncü golü 14 üncü dakikada oldu. relms’in üçüncü golü beklenirken di stefano skor tabellisini 2-1 yapıvermişti. ilk yarım saat dolarken de rial'in önüne uzattığı bir top, rial'in ayağından fakat di stefano'nun.
eseri olarak reims kalesine giriyordu. ikinci devrede fransızlar üçüncü gollerini de atacaklar, fakat di stefano biri gene rial’in diğeri marquitos'un iyi kullandıkları iki pasla real’in gollerini dörtleyecekti.
paris’te fransa temsilcisi 2 fark yaptıktan sonra final maçını veriyordu. ama maçın başında sevinçten çılgına dönen fransa seyircisi maçtan sonra finali kaybettiklerine üzülmek şöyle dursun real madrid'e ve di stefano'ya iyi dayandıklarını düşünüyorlardı.
taht sahibini bulmuştu. beş yıl bu sahipten memnun uslu uslu oturacaktı.
1955 - 56 sezonunda yapılan ilk avrupa şampiyon kulüpler turnuvasının dikkati çeken bir özelliği vardı: 16 takım katılmıştı, 16 memleketten... fakat bunların hepsi o memleketlesin şampiyonları değildi. şampiyon olmayanlar «temsilci» idiler.
eleme turlarında ilgi çekici neticeler alınmıştı: milan, kendi sahasında saar takımı saarbrück’a 4-3 yenilivermişti. ( http://www.macanilari.com....1.FC-195519565022--.html) şöhretli milan ve italyan futbolu için tehlike çanıydı bu... fakat saar'da milan maçı kolayca ve 4 -1 aldı.
turnuvanın ilk yılı sporu, bambaşka tipte bir zaferine sahne olmuştu. yugoslavyanın partizan takımı, lizbonda sportingle 3 - 3 berabere kaldıktan sonra belgrad'da rakibini 5-2 yenmiş ve çeyrek finale kalmıştı. diğer taraftan, real madrid de isviçre'nin servette'ini 2-0, 5-0 yeniyor ve çeyrek finale kalıyordu. kıyamet, bu iki çeyrek finalist birbirlerine düşünce koptu. çünkü, yugoslavya ve ispanya tam yirmi yıldır birbirleriyle diplomatik ilişkilerini kesmişlerdi. şimdi ne olacaktı? her iki memleketin spor otoriteleri, kendi memleketlerinin siyasi otoritelerini ikna için harekete geçtiler. ve futbol, zaferi kazandı. bir noel gecesi, bernabeu stadında yugoslavlar sahaya çıktılar. maçı real madrid 4-0 aldı. misafirler, gerçek bir misafir gibi karşılanmışlardı madrid’de... ( http://www.macanilari.com...lgrad-195519565004--.html) kısa bir süre sonra partizan stadında da misafirler - yâni yakın geleceğin kralları - krallara yakışır bir ilgi ile karşılandılar. karlı ve soğuk bir havada oynanan maçı real gene kazandı (3-0). ( http://www.macanilari.com...adrid-195519565007--.html)
Eleme maçlarında az daha sürpriz bir yenilgiye uğrayacakken kendini kurtaran milan, çeyrek final maçında avusturya’nın rapid’i ile 1-1 berabere kalıp, sonra san siro'da liedholm - schiaffino -ricagni üçlüsü ile 7 gol birden çekiverdi.
dömifinalistler real, reims, milan ve sessiz sedasız oralara kadar sokulmuş olan iskoçya’lı hibemlan’dı.
real ve reims finali oynadılar. böylece taht sahibini bulmuştu. ve, harb sonrasının muhteşem futbol çağı başladı: alfredo ile avrupa kupasının aşk izdivacıyla başlayan altın çağ...