* futbol federasyonunda herkes galatasaray - fenerbahçe türkiye kupası maçından bahsediyor ve: «kim çıkardı bu şike hikâyesini. seyirciyi kışkırtan kim?» diyordu. fenerbahçe kulübü başkanı ismet uluğ: «efendim ne şikesi? bakın bu nereden çıktı anlatayım» diyerek atıldı ve konuşmasını şöyle bitirdi «cumartesi günü türkiye spor yazarları derneği idarecileri üç kulübün başkanını dağcılık kulübüne dâvet ettiler. ben gittim. suphi de geldi. hakkı, danıştay'a bir kanun lâyihası hazırlıyormuş. iki sefer biraz bekleyin diye telefon etti. bir türlü kurtulup gelemedi. biz orada spor yazarları idarecileri ile bu sene takımlarımızın yapacakları «spor yazarları kupasını görüştük. bir arada yemek yedik. suphi ile de birbirimize iğneli sözler atarak ertesi günkü maçta ne kadar iddialı olduğumuzu da gösterdik. maçtan sonra bana gelip de «bayram değil, seyran değil, eniştem beni neden öptü. neden suphi bey ile galatasaray - fenerbahçe maçından önce yemek yediniz» demezler mi? ayol bundan daha tabii birşey olur mu? biz genç yaşımızdan beri suphi ile arkadaşız.» bu sırada suphi batur, kulübü galatasaray'ı telefonda arıyordu. ulug'a döndü: «ismet, çeviriyorum çıkmıyor neden acaba?» dedi. fenerbahçe kulübü başkanının cevabı şu oldu:«gene telefon parasını ödememişsinizdir. kesmişlerdir.»
* futbol federasyonunun istanbul temsilcisi remzi tosyalı, gelene geçene masasının üzerinde duran büyükçe taşı göstererek: «iyi ki başımı eğdim. yoksa bu koca taş beynimi delecekti» diyordu. tosyalı her hâdiseli maçtan sonra bürosunun taşlandığına işaret ediyor ve konuşmasını şöyle tamamlıyordu; «eski kırmızı fenerli evlere döndük.»