kötü bir oyun oldu. ama fenarbahçe’nin de, galatasaray'ın da daha ne kötü oyunlarını görmüştük. fakat seyirci - ne hikmetse - dün gece ilk defa rekabet hırsını bile bir yana bırakarak, müştereken ezeli rakipleri «şike» damgasıyla kapkara sıvadı.
neden evvelce böyle bir söz geçmezdi? neden dün gece birden kolayca bağrıldı? çünkü «şike» lâfı, bir süredir spor lügatimize çok rahat yerleşen bir deyim oldu. «ankara’daki falanca maç şike», «izmir'deki falanca oyuncu satın alındı», «istanbul'daki şu takımlar anlaşıp oynadı» söylentileri dolaşa dolaşa, nihayet kırk yılı aşan ezeli, o ölçüde şerefli rekabete de bu leke sürüldü.
bu maçın böyle bir itham altında kalmasının baş sebebi, çarşamba gecesi bir karşılaşma daha yapmak, daha çok gelir sağlamak imkânının varlığı idi. bir de müsabakanın sonucunun, «prestij» den başka değer taşımayışı... «fenerbahçe nasılsa şampiyon, galatasaray nasılsa kupa galiplerine giriyor» görüşü, bizi seyircilere bir anlaşma ihtimalini yakın göstermişti. böyle bir şüpheyi ancak bir taratan galibiyeti yıkabilirdi. o da olmadı. hükümlü seyirci her harekette bir kasıt aradı ve futbolcular da seyircinin bu görüntüsünü yok edecek bir canlılık gösteremediler.
yazı ki... birçok alanda olduğu gibi, futbolümüzde de «inanç buhranı» geçiriyoruz...