daha ilk dakikada metin, fenerbahçe kalesi öcünde vole'ye davrandı. oturtamadı oturtsa, hâzım topla birlikte kalenin içine otururdu...
hüseyin, sağdan kaçtı, ortaladı. gol atılacak zamandı. ziya kendini paralarcasına yere attı, yetişemedi. yetişse, sadece top değil, bülend de filelere değerdi...
sonrası, metin frikikten iki defa şansını denedi, hâzım bırakmadı.
maç şike değildi bu hesaba göre.
ayhan iki adımdan topu dışarı attı, şükrü kaleciyi geçti, gerisini getiremedi... metinle ayhan son dakikada bir çift vuruşu paylaştılar. metin tuhaf bir vuruş yaptı.
bu hesaba göre de maç şike değildi...
sahadaki rezalete dayanamayan seyirciler oyunun sonlarına doğru bir ağızdan bağırmağa başlamışlardı: «şike... şike... şike...» kötü oyun, taraftarları da huylandırmışti bir kere. ezeli rekabetin tarihinde ilk defa işbirliği yaptılar, beraberce tuttukları takımları yuhaladılar.
maç şike değildi, rezaletti aslında. hava, sonunda o tarafa döndü ve futbol edebiyatımıza ayvalı maç gibi bir hâtıra girdi.
şimdi fenerbahçe’ye de, galatasaray’a da ortak bir görev düşüyor. çarşamba akşamı, bu kötü oyunu unutturmak. çarşamba gecesi iki takım için türkiye kupası finalinden evvel bir «özür maçı» olmalıdır.