wembley’de macar destanı ali murat hamarat 25/11/2014 - 10:43 tribundergi.com
25 kasım 1953’te macarlar, futbolun mabedi wembley'de yerlerini almışlardı. karşılarında kendilerini biraz küçümseyen ingilizler vardı. ne de olsa, millî maç serüveni başladığı günden beri yenilmiyordu ingilizler, adalılar dışındakilere evinde. hafif küstahtılar ancak methini duydukları puskas ve arkadaşlarını merak ediyorlardı. fakat topluydu, kısaydı. bu bodur şişko, efsane olmamalıydı.
derken ilk düdük çaldı. iki takım arasındaki sıklet farkı geceyle gündüz gibiydi. iki dakika içinde macarlar öne geçmişti. bozsik'in pasında hidegkuti, kaledeki merrick'i avladı. ingilizler hemen beraberliğe ulaştılarsa da, sevinçleri uzun sürmemişti. aynı hidegkuti, ülkesinin ve kendisinin ikinci golünü kaydetmişti. kader ağlarını örmüş, sahne alma zamanı solak şişkoya gelmişti.
puskas, ingilizlerin kaptanı, o günlerin spice girls’ünün solisti ile evli billy wright'ın belinden su aldığında afallamıştı ingilizler. pozisyonda puskas'ın üstüne koşan eski zaman beckham’ı rezil rüsva olmuştu.
ingilizlerin şişko dedikleri puskas sonra yine devreye giriyor ve bozsik’in kullandığı serbest atışa topuğuyla dokunup ağları bir daha havalandırıyordu. mortensen devrenin 4-2 bitmesini sağlamışsa da, bu golün teselli ikramiyesinden başka bir şey olmadığı anlamıştı ingiliz halkı. 52 senedir kendi topraklarında ötekilere kaybetmeyen futbolun mucitleri, bırakmak üzereydi unvanlarını.
puskas'ın kapı komşusu ve yakın arkadaşı bozsik farkı üçe çıkardı. belki de bu gol, onun yıllar sonra vekilliğe uzanmasını sağlamıştı. macarlar adına son sözü söyleyen hidegkuti, wembley'de hat-trick yapmıştı. maçın sonunda teknik direktörlüğünde ingilizlere 1966’da dünya kupası’nı kazandıracak alf ramsey, penaltıdan sonucu belirledi: 6-3!
yenilir yutulur gibi değildi. bu inanılmaz skorla, yenilmez armada olarak görülen futbolun mucitleri rezil olmuştu kendi topraklarında. galibiyet de işin ilginci bir ingiliz'e ithaf edilmişti. teknik direktör sebes'in ''bize bildiğimiz her şeyi o öğretti'' dediği jimmy hogan, önce avusturya'da sahne almış, otuzlu yılların harika takımının harcını katmış; birinci dünya savaşı yüzünden gittiği macaristan’da öğrettikleriyle ise ingilizler tarumar olmuştu.
yenilen pehlivan güreşe doymayacak rövanş isteyecektı. ertesi yıl macaristan'da tablo daha da hazindi; tabela bu sefer 7-1'i göstermişti! o takım sonradan dünya kupası'nda finalde almanya'ya mucizevi bir şekilde kaybetmiş, 32 maçlık yenilmezlik serisi de o gün sona ermişti.
puskas ve arkadaşları 18 karşılaşmalık yeni bir seriye başlayacak, o da dolmabahçe'de son bulacaktı...
tam 61 yıl önce wembley'de bir futbol destanı yaşanmıştı. dünya, macaristan takımının gücünü belki de ilk defa o gün anlamıştı. o gün sahada olanlardan eckersley, ramsey, robb, mortensen, taylor ve johnston bir daha milli formayı terletmemişlerdi. ada'daki taktik anlayışı değişmiş, idman teknikleri farklılaşmıştı. manchester united'ın hocası matt busby ingiliz futbolunun gelişmesi için avrupa'nın en iyi takımlarıyla oynamak zorunda olduklarını hemen kavramış, federasyonla şampiyon kulüpler kupası'na katılmak için adeta çarpışmıştı. o kulvarda aldıkları yarı final vizesinden sonra dönüş yolunda geçirdikleri kazaysa sekiz futbolcunun hayatını kaybetmesine neden olmuş, busby'nin bebekleri zamanda donmuştu.
o gün puskas ve şürekâsı parçalamasa, kim bilir belki bir gün ingiltere'den sekiz yemeyecektik. zira wembley'de ezberler bozulmuş, altyapıdan üstyapıya her şeylerini zaman içinde değiştirmişlerdi. avrupa'da ilk zaferi kupa galipleri kupası'nda tottenham yaşamış, ada'nın şeytan üçgeni manchester united, liverpool, arsenal müzelerini zenginleştirmiş, hattâ dünyanın dört bir köşesinde sayısız taraftar kazanmışlardı. milli takımları deseniz, wembley'de hezimeti tadan ramsey'in idaresinde 13 yıl sonra aynı yerde dünya kupası'nı kaldırmıştı.