trabzon idmanocağı'nın beşiktaş'ı 1-0 yenerek türkiye kupasından elemesinden sonra karadenizli gençler oteli çiçeklerle donattılar ve beyoğlu istiklal caddesinde şenlik yaptılar
telgraf yağmuru
eski federasyon başkanı h. polat, sarı - kırmızılıları soyunma odasında tebrik etti. klüp başkanı maçı seyretmedi
necati karakaya
idmanocağı - beşiktaş maçının ikinci devresi henüz başlamıştı...
müsabakayı tâkip eden 12.889 seyirciden biri: «çocukların bu mücadelesi yüreğimi ağzıma gertiriyor. meğer maçı dışarıdan tâkip etmek ne kadar güçmüş... senelerde idmanocağı'nın formasını giydim, kaptanlığını yaptım. böylesine heyecan duymamıştım. yok... yok!.. maçı tâkip edemeyeceğim... bâri çıkayım stadyomdan.» diye düşünüyordu.
yaşı kırkı aşmış, saçları hafif kırlaşmış geçmiş günlerin şöhretli santrhafı elleri ceplerinde, başı önde, yürüyerek dolmabahçe’den geçti... stad'dan çıkalı yirmi dakika kadar olmuştu.. birden
tophane’de duyduğu radyo sesi ile uyanır gibi oldu dalgınlığından... sesin geldiği gri opel arabaya doğru yürüdü ve «acaba maç kaç kaç» diyebildi... içerdeki üç şahıstan direksiyondaki «0-0» cevabını verdi... teşekkür etti. yoluna davam ediyor ve düşünüyordu: «demek çocuklar yirmi dakikadır gol yememişler...» birden arabadan bir ses yükseldi: «beyefendi... beyefendi... bir gol oldu. ama, idmanocağı attı.» kır saçlı, esmer, dipdiri adam, birden kendini tophane camiinin minareleri ile kucaklaşıyormuş gibi, kendini havalarda gördü. karşı kaldırıma sıçradı. radyosunu sonuna kadar açan şoföre, «mithatpaşa'ya» dedi...
şoför koyu bir beşiktaş taraftarı idi. fakat, futbolu, futbol olarak seven bir insandı. «bizim takım mağlup ama, ağabeyciğim, helâl olsun şu amatörlere» diyordu. bu söz, taksinin müşterisi idmanocağı kulübü başkanı rifat dedeoğlu'nun hayatında duyduğu en mesut sözlerden biri olmuştu...
stada dönüş
önce sahaya koştu... çocukların aşılmaz bir müdafaa kuruşlarını, sonra galibiyet turlarını seyretti...
soyunma odalarını yüzlerce karadenizli taraftar doldurmuştu. aralarında biri vardı ki, o da, yıllarca idmanocağı formasını giymiş ve devrin en iyi santrhafı ünvanını kazanmıştı: hasan polat...
çocukları candan tebrik eden hasan polat, geçmiş günlere gözlerini çevirmiş. karadeniz’de kurdukları o büyük takımı düşünüyordu. ama, bir dakika sonraki hâdise onu daha çok düşündürdü... karadeniz çocuğu, amatör futbolun temsilcileri duşlarını almışlar, ıslak vücutlarını, biraz evvel terleri ile ıslattıkları formalarına siliyorlardı. zirâ havluları yoktu. işte, bu ıslak forma ile bornoz arasındaki fark, amatör ruhu bir kere daha ortaya koyuyordu...
maçın bittiği andan itibaren, idmanocagı'nın türbe'de kaldığı otel, telgraf yağmuruna tutuldu. hepsinin üzerinde «çok acele» yazılı idi.. bu yağmur devam ederken. trabzon gençlerinin beyoğlu caddesindeki taksi konvoyu bir çığ gibi ilerliyordu. otel, karadenizlilerin istilâsına uğramıştı. karadeniz'in eski şöhretli futbolcuları hasan polat, ömer emon ve selâhattin karayavuz bunlar arasında idi. karadenizli hanımlar, ellerinde karanfil buketleri ile tebrik edenler arasında bulunuyordu. tebrikegelenler arasında, galatasaray kulübü divan heyeti âzâlarından bir gurup da vardı...
tebrikler...
karadeniz’in örnek idarecisi sabahattin kundupoğlu’nun elleri telgraf ile dolu idi. belli ki, karadeniz postahaneleri bu kısa süre içersinde, en başarılı mesailerini yapmışlardı...
kundupoğlu’nun elinde bulunan yüzlerce telgraftan bazıları şunlardı:
«sayın rifat dedeoğlu... büyük başarınız dolayısiyle sevincimiz sonsuzdur. hepinizin gözlerinden öperim. hareket gününüzü ve hangi yoldan geleceğinizi söyleyin. trabzon valisi burhanettin özkul.»
evet yüzlerce telgraf arasında mütevazı bir üslûpla yazılmış. biri daha vardı: «galibiyetinizi tebrik eder, hepinizin gözlerinden öperim. antrenörünüz mustafa burma.»
trabzon’un büyük kulüpleri karadeniz teşekkülleri, telgrafla idmanocağı'nın bu başarısını tebrik etmişler ve bir gâye etrafında birleştiklerini göstermişlerdi... otel'de yüzlerce karadenizli taraftarın tebriklerini kabul eden başkan dedeoğlu şöyle diyordu: «beşiktaşlılar bize, sizinle on maç yapsak, onunu da kazanırız diyorlardı. biz de birinde de biz yenemezmiyiz dedik, işte şimdi o bir karşımıza çıkıverdik.»
takımın beyni, kaptan suat özyazıcı, idmanocağı'nın 11 defa ay-yıldızlı amatör formayı giyen elemanı. 29 yaşındaki bu şöhret sağhafta yer alıyor. taktik icabı bu defa sağiç oynamış... ilk defa lübnan’ı 3-0 mağlûp ettiğimiz maçta milli olan suat, maçın neticesi hakkında görüşünü şöyle açıklıyor. «beşiktaş mı, yenilmeyecek bir takım de ğil ki. amatör futbolün şampiyonu olarak, bu aşarı bütün amatör kulüplere ve futbolculara aittir.» maçın tek golünü atan yaşar kömürcüoğlu ise şunları söylüvor: «futbol'a trabzon martıspor'da başladım. iki yıl rize'nin güneş takımında oynayıp, sonra idmanocağı'na döndüm. mithatpaşa'da gol attığım için son derece sevinçliyim. »
bu sabah, saat 10 uçağı ile trabzon'a uçacak karadeniz çocukları istanbul’da türk futboluna yakışacak bir örnek verdiler. bu başarıları ile ne kadar övünseler azdır. onları en samimi hislerimizle alkışlıyoruz...