bir sonraki sezonda yine avrupa'dadır trabzonspor. ve sonra bir daha, bir daha... ve, trabzonspor'un avrupa serüveninde her iki maçı kaybederek elendiği turların sayısı çok azdır, inatçı ve inançlı futboluyla her rakibe karşı direnmesini, ayakta durmasını bilen bir kimliği vardır bordo-mavililerin. takımlarımızın futbolun ileri gelen ülkelerinin takımları karşısında hezimete alıştığı bir dönemde, ünlü markaları bir kez olsun bile yenmek büyük onur meselesidir o zamanlar. liverpool'un ardından, barcelona, lnter, lyon ve aston villa galibiyetleri de eklenir trabzonsporun başarı karnesine. fenerbahçe'nin tarihi manchester zaferinden sonra ingiliz takımlarına üstünlük sağlayamadığımız dönemde birmingham'dan turla dönülmesi büyük olaydır. yine, bir intertoto kupası maçında bile olsa bir italyan takımını elemek de trabzonspor'a nasip olur en önce. avni aker'de yenildiği peruggia'yı italya'da 3l'lik uzatma galibiyetiyle geçer bordo-mavililer.
günlük başarılar bir yana, trabzonspor'un uzun vadede çok önemli bir becerisi, çok düzgün bir karnesi olmuştur avrupa kupalarında. yakın zamana kadar, toplam galibiyet sayısı mağlubiyet sayısından fazla olan tek türk takımıdır trabzonspor. ve bu, türk takımları için ancak rüyada görülecek bir bilançodur geçmişte ve neredeyse bugün bile. galatasaray ile birlikte, ama ondan daha önde taşır bayrağı avrupa'da. ülke puanının en önemli kaynağı olur uzun süre. üstelik, ülke futbolunun uzunca bir döneminin avrupa kupalarında en çok gol atan oyuncusunu da çıkarır trabzonspor: hami mandıralı... golün her türlüsünü atar yerlinin yerlisi hami; ama en çok "jeneriklik " frikik golleriyle nam salar avrupa'da, bizim füzeci...