tarihinde ilk kez avrupa kupalarında mücadele etme şansı yakalayan karabükspor, ilk maçta evinde bol bol gol kaçırıp skoru 0-0’a bağlamıştı. deplasmandaki rövanş maçını izlemek için birkaç gündür televizyon yayını araştırsam da maçın başlamasına dakikalar kala türkiye’den hiçbir televizyon kanalının maçı yayınlamaya tenezzül etmediğini öğrendim. ben de nette bakınırken bir tane livestream yayın buldum ve bilgisayar başına geçip izlemeye başladım. anlatım ve pozisyon tekrarı olmayan tek kameralı bir yayındı ama olsun buna da şükürdü. aklımda bir kere daha özetini bile izleyemediğim egaleo-gençlerbirliği maçı ( http://www.macanilari.com...galeo-200420056007--.html) geldi.
yayın geldiği an rosenborg’un golü de geldi. yanlış görmediysem soldan sıfıra inen bir rosenborglu içeri çıkarttı ve ceza alanı içindeki futbolcu basit bir vuruşla 7. dakikada norveçliler öne geçti. bu kadar erken gelen gol beni korkutmaya yetmişti!
ardından bilgisayar karşısına iyice kurulup maçı takip etmeye başladım. tribünde çok az insan olmasına şaşırdım. sonuçta rosenborg, norveç’in en çok tanınan kulüplerinden biriydi.
golden sonra karabükspor oyunu kontrol etmeye başladı. oldukça rahat ve sakin oynamaları çok hoşuma gitmişti. bol paslaşmalarla pozisyona girmeye çalışıyorlardı. bunlardan birinde soldan, yerden ceza alanına çıkartılan pasa hiçbir karabüklünün dokunamaması üzücüydü. tam twit atmak için pc başına geldiğim bir anda ise karabükspor golünü attı. ekranı değiştirdiğim için golü kaçırmıştım. neyse ki maçı izleyen bedri’yi (aka ali kemal denizci) aradım ve bana golü anlattı. tanju’nun ortasına kumbela’nın kafası direkten dönmüş, hakan da topu tavana asmıştı! çok sevinmiştim. golden sonra da karabük’ün benzer bir şekilde sakin ve topu tutarak oynaması çok akıllıcaydı. ilk yarı beraberlikle sonuçlandı.
livestream olduğu için devre arasında da yayın devam ediyordu. stadyumda ac/dc’den back in black çalmaya başladı. ardından sanırım rosenborglu bir futbolcuyla saha ortasında tüm tribünlere yönelik bir röportaj yapıldı.
ikinci yarıya başlarken karabüksporun, skoru koruyayım diye geri çekilmesi halinde golü yiyeceğini düşünüyordum. ama karabük beni bir kere daha şaşırtmayı başardı ve ilk dakikalarda sakin bir şekilde top tutup paslaşmaya devam etti. aklıma dün izlediğimiz beşiktaş – feyenoord maçı ( http://www.macanilari.com...noord-201420155064--.html) geldi. beşiktaş maçın neredeyse hiçbir bölümünde bu kadar sakin ve paslı oynamamıştı.
bu arada tribünler amerikan hardcore punk grubu agnostik front’un gotta go’sundan yaptıkları tezahüratı söylüyorlardı. çok hoşuma gitmişti! uzun yıllardır gençlerbirliği tribünde de bir punk cover tezahüratını duyma ve eşlik etme hayalim yeniden yeşermişti.
sanırım 60’larda karabükspor korktuğum gibi geri çekilmeye başladı. elbette rosenborg’un baskılı oynama isteğinin de bunda etkisi vardı ama top tutmaya çalışsalar ve akıllı kontralar yapsalar daha rahat bir maç olabilirdi.
geriye kalan yarım saatte rosenborg yüklendi, karabüklüler ise birkaç kontra denemesi dışında (ki onlardan sanırım iki tanesinde, hem de 2-3 kişiyle gelmelerine rağmen çok acemice davrandılar) sadece topu uzaklaştırmaya çalıştılar. böyle olunca, hem kaleci birkaç güzel kurtarış yaptı, hem de rosenborglular birkaç tane çok sağlam pozisyon harcadılar.
ama bu bölümde en çok canımı sıkan şey ise, karabüklülerin çok fazla yere yatıp zaman geçirmeye çalışmalarıydı. bu yüzden tribünlerden bol bol ıslık yediler.
maçın uzatma anlarında rosenborg tribünleri oyuncularına “hadi hızlııı” tadında bol bol bağırıyorlardı. aklıma bizim maçlarda yaptıklarımız geldi. demek ki norveçliler de bizim gibi bu tarz durumlarda pek sakin duramıyorlardı. oysa iskandinavların oldukça soğukkanlı ve sakin olduklarını düşünürdüm.
bu anlardan birinde sol çaprazda bulunan 6-7 kişi mehter marşı söylemeye ve biri bayrak sallamaya başlayınca türk taraftarların orada olduklarını anladım. ama ne kadar vahimdi ki, karabükspor türkiye’den bir futbol takımı olarak norveç’e avrupa kupası maçı oynamaya gelmişti ama tribünde onları sadece 6-7 kişi destekliyordu. aklıma 2002-03 sezonu uefa kupası son 16 turunda valenica ile oynadığımız maçta ( http://www.macanilari.com...rligi-200320046022--.html) tribünde yer alan 30 kadar taraftar geldi. sonuçta bu maç beşiktaş-fenerbahçe ya da galatasaray’ın bir maçı olsaydı sadece norveçten yüzlerce taraftar tribünde yerlerini alırlardı.
ama bir kere daha anladım ki, yurt dışında yaşayan futbolseverler için de olay, türkiye’den bir takımı desteklemek değil, fb-bjk-gs’den birini desteklemekti. tıpkı (onlarca kanalı olan) devlet televizyonu dahil tüm televizyon kanallarının avrupa kupalarında bile sadece fb-bjk-gs’yi desteklemeleri gibi…
hem ayrıca, bu ülkede futbolun neden gelişmediğini gösteren en önemli örneklerden biri de bu değil mi?